HEMEN MAGAZİN İZMİR'E ABONE OL!

Murat Yılmazer

Zaha Hadid

Magazinizmir

“If you want a easy life, don’t be an Architect.”

Kolay bir hayat istiyor isen, Mimar Olmamalısın.

Zaha HADİD

Geçen Ay Dünya kadınlar günü sebebi ile Kadın Mimar ve tasarımcılar ile ilgili yazmak istemiş ama açıkçası hangi başlık altında ve çok değerli olmaları hasebi ile seçim noktasında çekimser kalmıştım. Baharın müjdelendiği bu ay ki sayımızda Aramızdan ayrılmasını hala kabullenemediğimiz Sn. Zaha HADİD’i yazmak benim nezdimde olmaz ise olmaz bir hale geldi.

Zaha Hadid tarihine adını yazdıran sıra dışı bir mimar. Estetiğin ve bilimin sınırlarında gezindi. Sanatın babası deyimiyle mimarinin kurallarını değiştirdi. Edebiyatın Nobel’ine eşdeğer Pritzker Mimarlık Ödülü’nü kazanan ilk ve tek kadın olan Hadid, geçen yıl 31 Mart’ta hayata gözlerini kapattı. Bugün sanat dünyası onu anmak yerine estetiğe bakış açısını canlı tutmak için sergiler düzenliyor.

31 Ekim 1950’de Irak’ın Bağdat kentinde doğan Hadid. İlk adımlarını attığı bu topraklar, dünyanın en zorlu coğrafyası, üstelik savaşların ve de umutların bitmediği Ortadoğu; Hadid, henüz küçük yaşlarda çizime ve sanata yönelmiş, kişisel eşyalarını kendisi tasarlamış olması. Çizim defterini de yanından hiç ayırmaması ile kendini belli eden bir yapısı ile farklı bir karakterdir. Kendi ağzından;"Çocukken ailemle çok seyahat ettim. Babamla en büyük merakımız, her gittiğimiz ülkede müze ve tarihî eserleri gezmekti. Babam beni İspanya’da Kurtuba Camii’ne götürdü mesela. Gördüğüm yerler arasında beni çok etkileyenlerden biri olmuştur. Tabii ki çok ihtişamlı başka yerler de gezdik, ama bu caminin benim için yeri ayrı." Hadid’in bu zamandan sonra kabul görmeye ya da yeni bir işe ihtiyacı olduğu söylenemez. Zaten daha en başından göze çarpmaya alışkın bir karakter. Bağdat’ta, Sünni bir sanayicinin kızı olarak doğdu. Babası, London School of Economics’te okumuş, kısa süre ekonomi bakanlığı yapmış, sonrasında ev eşyaları üreten bir fabrikanın başına geçmişti. Olağanüstü çizim yeteneğini annesinden miras alan Zaha, mimar olmaya 11 yaşında karar vermişti. Teyzesinin yaptıracağı evin çizimleriyle kendilerini ziyaret eden bir mimar, onu adeta büyülemişti. Projelere ve kâğıt üzerindeki şekillere bakarken, mimarlığın kendisi için ideal bir kariyer olacağını kestirmişti bile.

Üçkardeş arasında en küçük ve tek kız olan küçük Zaha, Şii Müslümanlar, Hıristiyanlar ve Yahudilerle beraber bir Fransız rahibe okuluna gitti. Şu sıralar bu gruplar arasında süregelen husumete anlam veremediğini söylemişti.. “Benim tanıdığım Bağdat güzeldi, özgürlükçüydü ve açıktı. Şimdi televizyonda gördüğümde, eski şehrimi tanıyamıyorum” demişti.

 

İsviçre ve İngiltere’de eğitiminin ilk aşamalarını tamamlayan Hadid, Beyrut Amerikan Üniversitesi’ne matematik okumaya gitmiştir. Matematik öğrenimini tamamladıktan hemen sonra 1972 yılında ise, mimarlık eğitimi almak için İngiltere’deki AA School of Architecture’a gitti. Dünyanın en iyi mimarlık okullarından biri olarak gösterilen Architectural Association’da başarılı bir şekilde okuması ve eğitmenlerinin dikkatini çekmesi geleceği hakkında ipucu veriyor olmalıydı. Başarısının ve tarzının en önemli sebeplerinden biri kuşkusuz matematik ve mimarlık gibi iki sanatı öğrenip sentezlemesiydi. Zaha Hadid eserleri arasından Malevich Tektoniği ismiyle tasarladığı 4. sınıf projesi oldukça ünlüdür. Mezuniyetinden sonra okulundaki hocaları ile 1977’de ortağı olduğu Office For Metropolitan Architecture’da çalışmaya başlamıştır. Kısa süre burada çalıştıktan sonra kendi projelerini inşa etmek istediği için kendi isteğiyle ayrıldı.

Bu süreçte hem kendi projelerini hayata geçiriyor hem de Architectural Associaton’da öğretmenlik yapıyordu. Tasarımlarının inşasının zor olduğu düşünüldüğü zamanlarda kendisine destek ve cesaret veren mühendis Peter Rice ile Rem Koolhaas sayesinde tanışmıştır.

Diplomasını 1977 yılında alan genç ve tutkulu mimar, okuldaki hocalarıyla beraber bir mimarlık ofisinde çalışmaya başladı. 1980 yılında ise Zaha Hadid Architects adıyla kendi ofisini kuran mimar, bu ofisi tam bir mimarlık stüdyosuna çevirdi ve gerçek bir okul ortamı sağladı. 1980’de kendi Londra merkezli bürosunu kurmuştur. 1980lerde Architectural Association’da ve Dünyanın başka yerlerinde prestijli kurumlarında ders vermiştir. Graduate School of Design’da, Harvard üniversitesinde, illinois üniversitesinde, Hamburg’daki Hochschule für Bildende Künste’de, Knowlton mimarlık okulunda eğitmenlik yapmıştır. American Academy of Arts and Letters’ın onur üyesi olmuş son olarak da Viyana’da uygulamalı sanatlar üniversitesinde profesörlük yapmıştır.Mimarın hayatını değiştiren olaylardan biri de Hong Kong’ta bir kulüp tasarımı yarışmasını kazanmasıydı. Projesi hayata geçirilmemesine rağmen, Hadid’in tanınmasını sağladı.

Zaha Hadid parametrik tasarım ile tasarladığı projelerinde daima doğadan ilham alarak, mimarlıkta adeta kendi yolunu çizdi. Çizdiği bu yolda ilerlerken, sadece mimarlık çevrelerinden değil, aynı zamanda birçok alandan insanın takdirini kazandı. Bu da onun 2008 yılında Forbes Dergisi’ de en güçlü 100 kadın listesine girmesini sağladı. Hayatı bunun gibi başarılarla dolu olan Hadid; 2004’te mimarlık alanındaki en önemli ödül olarak bilinen Pritzker Mimarlık Ödülünü alan ilk kadın mimar olarak da tarihe geçmiştir.

Bir yapıyı oluşturan bütünlük anlayışının temellerini yıkan Hadid, yüzey oyunlarıyla dış cepheyi kaydırırdı. Onun imzası olan eğriler ve dalgalar ün ve saygınlık kazandırsa da yıllarca adı ‘kağıt mimarı’ olarak kaldı. 1995 yılında Cardiff Bay Opera Evi tasarımının birinci olmasıyla kariyer yıldızı parladı.   Kariyerinin 20’nci yılında keşfedildi Mesleğinin 20’nci yılında Hadid’in dehası anlaşıldı. Katar’daki Dünya Kupası Stadyumu’ndan Çin, Rusya, Meksika, Miami’deki pek çok kuleye, kültürel projeye kadar portföyü vardı. 2004’te aldığı Pritzker Mimarlık Ödülünü alan ilk ve tek kadın sanatçı oldu. Forbes’un dünyanın en güçlü kadınları arasında gösterdiği Hadid UNESCO’nun ‘Barış için Sanatçı’ ödülünü aldı. İki önemli eserinden bahsedecek olursak eğer Almanya ve Wolfsburg Phaeno’daki Bilim Merkezi ve Bakü’deki Haydar Aliyev Kültür Merkezi’dir.

Mimarın çalışması da zaman içinde evrim geçirmiş. İlk zamanlarda kullandığı keskin çizgiler, yerini topografyadan ve arazinin durumundan etkilenen organik biçimlere bırakmış. Hadid’in amacı, iç mekânla dış mekân arasına herhangi bir sınır koymamak. Kullandığı biçimler genelde eğri, akışkan, dalga biçimli, açıklaması imkânsız şekillerden oluşuyor.

Önümüzdeki sene, 10 yıllık çalışmanın ürünü olan MAXXI Güncel Sanat Müzesi Roma’da açılışını yapacak. Çin’de ise Guangzhou Opera Evi açılacak. Bundan sonra ise Abu Dhabi’deki sahne sanatları merkezi ve Moskova Fuarı da dahil olmak üzere pek çok büyük projenin de açıldığını göreceğiz.

Mimarlıkta onu en çok etkileyen şey neydi ? Hiç tereddüt etmeksizin cevap veriyor: “Bir mekânı yaratmak kadar güzel bir şey olamaz.” Hadid, elemanı olduğu şirketin ortağı olmuştu. Bunun yanında Londra’da 400 kişinin çalıştığı ‘Zaha Hadid Architects’ firmasını kurdu. Patrik Schumacher ile ortak oldu. Çalışanlarına göre Hadid, agresif ve zor bir kişilikti. O ise “Sevilmek gibi bir derdim hiç olmadı” demişti. Erkeklerin hakimiyetindeki bir meslekte Orta Doğulu kadın olarak var olmasıyla övündü. Hadid’in müşterileriyle de arası iyi değildi. Tavizsiz ve uzlaşmaz kişiliğini dengeleme görevi ortağınındı. Moda anlayışıyla da kendini özel bir alanda konumlandırmayı başaran Hadid’in yapacağı çok iş vardı. Ama 31 Mart 2016 gecesi 65 yaşında yakalandığı bronşit yüzünden hayatını kaybetti. Geriye bir mimari  imparatorluk, ilham veren eserler ve ‘Starchitect/Mimarinin yıldızı’ olarak anılmasını sağlayacak bir efsane bıraktı. Mimarinin temeli olan bütünlük anlayışına karşı çıkan Hadid binaların dış cephesini yüzey oyunlarıyla kaydırdı. Yeni bir akım başlattı.

1998 yılında ilk büyük bina projesini ABD’nin Ohio eyaletinin Cincinnati şehrinde yer alan Rosenthal Çağdaş Sanat Merkezi‘ni inşa etti. Yarışma sonucu seçilen yeni Cincinnati Sanat Merkezi binası, Zaha Hadid’in ABD’deki ilk yapısı olmasının yanı sıra, bir kadın mimar tarafından tasarlanan ilk müze olma özelliğini de taşıyor. Kent ızgarasının bir halı gibi yukarı kaldırılarak şehir dokusu üzerindeki insanların bu merkeze çekilmeye çalışıldığı yapı, daha açılmadan mimarlık gündeminin üst sıralarına yerleşti.

1999 yılında ise Bergisel Atlama Kulesi‘ni inşat etmiştir. Bergisel Atlama Kulesi (Bergisel Ski Jump) Avusturya’nın Innsbruck kentinde bulunuyor. Alp dağlarının arasındaki kentin Bergisel isimli dağının tepesindeki kule, 1999-2002 yılları arasında tasarlanmış.  2001 yılında da Strasburg’da bir tren istasyonu tasarladı.

PritzkerÖdülü
1997’de Cincinnati’deki Rosenthal Güncel Sanat Merkezi tasarımına başladı ve 2003’te binanın yapımı bitirildi. Sonraki sene ise Pritzker ödülünü kazandı.

Londra’da soğuk bir kış gecesinin sabahına, Hadid Amerikan vizesi alabilmek amacıyla kuyrukta bekliyordu. O sırada arayan birisi “Selam Zaha. Ne yapıyorsun?” diye sordu ve ödülü kazandığını söyledi. Hadid inanamadı ve emin olmak için bir arama daha yaptı. Haberi St. Petersburg’daki ödül törenine kadar kimseye vermedi.

Ödülü hak eden başka bir kadın yok muydu peki? “Tabii ki de vardı” diyor. “Kadınlarda herhangi bir yeteneksizlik olduğunu düşünmüyorum. Öğretmenlik yaptığımda, en iyi öğrencilerim hep kadınlar oluyor” Ancak “Bu işi yapmak isteyenler bir erkek dünyasına girmiş oluyor” diye de açıklıyor. İş tüm yaşam boyunca bir “devamlılık” istiyor ve bir anne olarak bu işi yapmak neredeyse imkânsız oluyor. “İnsanlar kadınlara pek de iyi davranmıyor” diyor Hadid, ancak kendisi bu önyargıyı kıralı oldukça zaman geçmiş durumda.

Zaha Hadid’in Son Dönem Eserleri;

2001: Kuzey Hoenheim araba parkı, Hoenheim, Fransa

2005: BMW Merkez Binası, Leipzig, Almanya

2005: Ordrupgaard ek binası, Kopenhag, Danimarka

2005: Phaeno Bilim Merkezi, Wolfsburg, Almanya

2006: Meggie’s Centres Victoria Hastanesi, Kirk Caldy, İskoçya

2006: Tondonia Şaraphane Otağı, Haro, İspanya

2007: Eleftheria Meydan Yenilemesi, Lefkoşa, Kıbrıs

2007: Hungerburgbahn Yeni İstasyonları, İnnsbrück, Avusturya

2008: Chanel Mobile Sanat Pavyonu (Dünya Çapında), Tokyo, Hong Kong, Newyork, Londra, Paris, Moskova (2006-2008)

2008: Köprü Payonu, Zaragoza, İspanya

2009: Johann Sebastian Bach Pavyonu, Manchester uluslararası festivali, Manchester, Birleşik Kralllık

2010: CMA CGM Kulesi, Marseille, Fransa

2010: MAXXI Ulusal XXI. Yüzyıl Sanatları Müzesi, Roma, İtalya (2010 Stirling Ödülü)

2010: Guangzhou Opera Binası, Guangzhou, Çin Halk Cumhuriyeti

2012: Haydar Aliyev Kültür Merkezi, Bakü, Azerbaycan

Hadid’in Kowloon tepelerindeki özel sağlık kulübü için açılan ihaleyi kazanan teklifi, Kübist tarzda bir araya getirilmiş, bir uçurumun kenarından uzanan konsol kirişlerinden oluşuyordu. Bu yapı hiçbir zaman inşa edilmese de yaratıcı bir süreci ortaya çıkararak, Hadid’in gelecek vaat eden genç bir mimar olarak öne çıkmasını sağladı. Zaha Hadid Architects’in (ZHA) İç Mimarlık Direktörü Kar-Hwa Ho bu süreci, “zihin ve el arasındaki çift yönlü bir ilişki” olarak betimliyor.

Ho’nun Hadid’le ilişkisi 30 yıldan daha eskiye dayanıyor. Londra’daki Mimarlık Derneğinin Mimarlık Okulunda Hadid’in öğrencisi olan Ho, daha sonra ZHA’daki bir mimar olarak, Hadid’in tamamladığı ilk proje olan, Almanya’nın Weil am Rhein şehrindeki Vitra İtfaiye İstasyonunun tasarım ekibinde yer almıştır.

Vitra’ya ait mobilya fabrikasının neredeyse yarısı yıldırım nedeniyle çıkan bir yangında küle döndükten sonra, şirketin Yönetim Kurulu Başkanı Rolf Fehlbaum tarafından yaptırılan bu dikkat çekici yapı, köşeli betonarme duvarlardan ve sivri uçlu bir çatıdan oluşuyor. Ho, Hadid’in, tasarım ekibindeki mimarlara ilham veren azmi ve kararlılığı olmasa, itfaiye istasyonunun ölçeğini ve sembolik gücünü böylesine başarılı bir şekilde ortaya koyamayacağını düşünüyor.

Ho, şunları ifade ediyor: “Birçok insan yalnızca eseri görüyor. Fakat, eserler daima kişiye özgüdür ve yaratıcısından bağımsız değerlendirilemez. Zaha, modeller ve çizimlerle denemeler yaparak, bizi sürekli projenin sınırlarını zorlamaya teşvik ediyordu. Geriye baktığımda, onun her yönüyle bir öğretmen olduğunu düşünüyorum

Ho, ZHA ofisinin daha ilk günlerinden beri bir atölye olarak işlediğini anlatıyor. Şu anda şirketin başında Hadid’in uzun yıllar boyunca ortaklık ettiği Patrik Schumacher bulunuyor. O dönemde şirketi Schumacher’le birlikte yöneten Hadid, aldığı büyük işlerdeki önemli görevleri genç mimarlara emanet ederdi. İzometrik izdüşümlerin, bükümlerin, oyukların ve alttan görünüşlerin bitmek bilmez bir şekilde tekrarlanmasıyla evrim geçiren tasarımlar, Ho’nun dediğine göre, genelde beklenmedik keşifleri ve tesadüfi hataları beraberinde getiriyordu.

Ho’ya göre, üzerindeki el yazması temizlenerek yeniden kullanılan bir parşömen misali, düzeltilen hataların yapıda yer alması fikri çok ilginç. Bir şeyler ters gittiğinde ortaya çıkan hatalar, beraberinde başka bir katman, düşünce ya da öneri getirerek, düşünce sürecini nasıl düzeltmemiz gerektiğini ortaya koyuyordu.

Bernstein’a göre, daha sonra, Hadid’in parametrik tasarımlarındaki nüansları ve yapısal talepleri ifade etmekte, Autodesk Maya ve 3ds Max gibi yazılım araçları önemli bir rol oynamaya başladı. Ho, “Her halükarda hiç değişmeyen şey, mimarinin insanların hayatını iyi yönde değiştirebileceğine dair topyekûn inanıştı,” diyor.

31 Mart 2016 günü, ajansların “son dakika” olarak verdiği bir haber, Zaha Hadid’in ani bir kalp krizi sonucunda hayatını kaybettiğini dünyaya duyuruyordu. ABD’nin Miami kentindeki evinde tatilini geçirirken bronşiti nükseden ünlü mimar, tedavi için kaldırıldığı hastanede kalp krizi geçirerek yaşamını yitirmişti.

HADİD gerek çizgisi gerekse doğduğu coğrafyanın da etkisinden olsa gerek Agresif ( Karakteristik ve Mesleki anlamda) bir figür olarak tanımlansa da özünde dalgaların ahengini mimari platforma taşıyan nadide bir değer dir.

Hemcinsim olmamasına rağmen yapıtları ve kavramlara kendi açısından yaklaşımı ile Unutulmayacaktır.

TASARIM İLE KALIN…

 

 


Yazarın Diğer Yazıları
FACEBOOK İLE BAĞLAN