HEMEN MAGAZİN İZMİR'E ABONE OL!

Ferah Uzundurukan

Çocuk MUSTAFA KEMÂL

Magazinizmir

Ulu Önder Atatürk'ümüzün aramızdan ayrılışının 83. yılı bu Kasım ayı. Hem bir hüzün hem de Ata'mızın anılarıyla yine iç içe geçtiğimiz bir ayın içindeyiz. Mustafa Kemal'e dair ne çok hatıralar, anlatılanlar, yazılanlar var okuduğumuz, bildiğimiz... Maalesef kısa bir ömre sığdırılmış, nesillere yansımış, örnek olmuş koca bir dünyasın sen yüce lider...

 

En başta kendini ordusunun başında milleti, vatanı uğruna siper ettiği savaşları, o yıllarda bile geleceği görebildiği eşsiz vizyonu, yaşamı, çocuk sevgisi, vatan sevgisi, ilke ve inkılapları bizlere defalarca kez yol göstermeye yetecek. Sönmeyen ışığıyla iyi ki ona sahip bir milletiz...

 

Ve yine düşünüyorum da ne büyük bir gururdur bir ülkeyi kurtaran, tüm dünyada emsal teşkil eden bir evladın annesi olmak; tahayyül bile edemiyorum. Atatürk'ü yetiştiren anne Zübeyde Hanım, yüzlerce kez eli öpülesi, baş tacı edilesi bir anne...

 

Hiç kuşkusuz özel yaratılan nadide insanlardan biri Mustafa Kemal ve eminim ki onun çocukluğu da herkesten farklıdır. Çocuk Mustafa daha o yıllardan özeldir, kimselere benzemiyordur. Ata'mızın çocukluğuna dair anıları da zaten bu ayrıcalığını gözler önüne sermekte...

Bu yazımda büyük bir keyifle onun çocukluğuna dair gülümseten, özleten anılarını yazmak istiyorum:

 

Atatürk'ün sevdiği anılardan birisi elbise kavgası anısıdır. Bu anısı şu şekildedir:

"Çocukluğumda yaşadığım anılardan biri de Makbule ile Naciye arasındaki elbise kavgasıdır. Komşu kızın üstünde yeni elbiseyi gören Makbule ile Naciye, anneme "biz de yeni elbise isteriz" dediler.

 

Annem Zübeyde Hanım:

" Tabii olur, benim güzel çocuklarım. Ölçünüzü alır, size yeni birer elbise dikerim. Şunun şurasında bayrama ne kaldı? Bayram günü de yeni elbiselerinizle gezersiniz. "

 

Birkaç günde elbiseler hazırdı. Makbule ile Naciye yeni elbiseleriyle kıvanarak gezdiler. Bir hafta sonra kız kardeşlerim eski elbiselerine dönüş yaptılar. Annem de yeni elbiseleri yıkayıp, ütüledi ve elbise dolabına astı.

Aradan zaman geçti ve arife gününden bir gün önce evde bir gürültüdür koptu. Meğerse Naciye bayramlık elbisesini giymek istemiş, üstüne olmamış, dar gelmiş ve bir yaş büyük ablası Makbule'nin elbisesini giymiş. Bunu gören Makbule Naciye'den elbisesini çıkarmasını isteyip sesini yükseltmiş.

Araya giren annem Naciye'ye neden ablasının elbisesini giydiğini sordu. Bunun üzerine Naciye:

" Ama anne, benim elbisem üstüme olmadı, çok dar geldi. Bir de ablamın elbisesini deneyeyim dedim, tam geldi. Bayramda ben bunu giyeyim ha, ne dersin? "

Annem daha sonra elbiseyi Makbule'ye giydirmeye çalıştı ama dar geldi.

Annem:

" Tabii dar gelir. Siz büyüme çağındasınız. İki ay önce diktiğim elbisenin şimdi dar geleceğini düşünemedim. O zaman bayramda Naciye bu elbiseyi giyer, ben Makbule'ye iki gün içinde yeni elbise dikerim. "

Annem aynen öyle yaptı. İki günde elbiseyi dikti ve Makbule bayramda bu elbiseyi giydi.

Beni sorarsanız annemden rica etmiştim ve beni kırmadı. Bana bayramlık alınmadı. Babamın yokluğunda zaten kıt kanaat geçiniyorduk. Annemi zor durumda bırakmak istemedim.

 

******************

 

Mustafa Kemal Atatürk, Şemsi Paşa medresesinde eğitim gördüğü zamanlar beden eğitimi dersini çok severmiş. Günlerden bir gün beden eğitim dersinde koşu yarışması düzenlenmiş. İki tur sürecek yarışa önde başlayan Atatürk, ilk turu önde tamamlamış ve ikinci tura başlamış. Tam hızla koşarken yolun kenarında bir kuş yavrusu görmüş. Onun tehlikede olduğunu düşünüp, yarışı bırakmış ve onu eline alıp yürümeye başlamış. Bu sırada arkasından gelen öğrenci birinci olmuş. Birinci olan öğrenci Mustafa'nın neden birinci olamadığını öğretmenine anlatmış. Bunu duyan öğretmeni Atatürk'e birinciliği vermiş.

 

******************

 

Makbule Hanım ağabeyi Atatürk'ün bir insan olarak çeşitli yönlerini içtenlikle anlatmıştır. Ağabeyinin çocukluk yıllarına dair pek çok anekdotu dile getirmiştir. Makbule Hanım ağabeyinin çocukluk yıllarında her çeşit oyuncağa, özellikle de silaha düşkün olduğunu belirterek, daha o yıllarda askerliğe sempati duyduğunu dile getirir. Ne var ki Atatürk'ün silahla oynaması az kalsın bir felakete yol açacaktır. Atatürk, elindeki eski bir silahı temizlemesine yardım etmesi için kız kardeşini yanına çağırır. İşte o anı Makbule Hanım şöyle anlatır:

"Karşısına geçtim. O elindeki lüveri temizlemeye başladı. Ne yaptı nasıl etti, bilmiyorum. Birden korkunç bir ses duydum. Annem korku ve heyecan içinde: 'Eyvah! Kardeşini öldürdün Mustafa' dedi. Ben ise 'ağabeyim öldü' diye ağlıyordum. Tabancanın dumanı kalkınca baktık ki ikimiz de sağız".

 

****************

 

Atatürk'ün pek çok insan tarafından bilinen bir diğer çocukluk hikayesi de Kemal ismini alma hikayesidir. Bu hikayeyi Mustafa Kemal Atatürk şöyle anlatmıştır:

Ortaokulda en çok matematiğe ilgi duydum. Az zamanda bize bu dersi veren öğretmen kadar, belki de daha çok bilgi sahibi oldum. Derslerin üstünde işlerle ilgileniyordum. Yazılı sorular yazıyordum, matematik öğretmeni de yazılı olarak cevap veriyordu. Öğretmenimin ismi Mustafa idi. Bir gün bana dedi ki; "Oğlum, senin de ismin Mustafa benim de. Bu böyle olmayacak. Arada bir fark bulunmalı, bundan sonra senin adın Mustafa Kemal olsun!"

 

O zamandan beri adım gerçekten Mustafa Kemal kaldı. Öğretmen sert bir adamdı. Sınıfta birinci, ikinci tanımıyordu. Bir gün bize: "Aranızda kimler kendine güveniyorsa kalksınlar onları çalıştırma danışmanı yapacağım" dedi. Öncelikle duraksadım. Ayağa öyleleri kalktı ki ben kalkmamayı yeğledim. Bunlardan birinin danışmanlığı altına girdim. Görüşmenin sonunda dayanma gücüm son noktaya geldi. Ayağa kalkarak; "Ben bundan iyi yaparım" dedim. Bunun üzerine öğretmen beni çalıştırma danışmanı yaptı. Eski danışmanı benim danışmanlığım altına verdi.


Yazarın Diğer Yazıları
FACEBOOK İLE BAĞLAN