HEMEN MAGAZİN İZMİR'E ABONE OL!

Zeynep Bugay

Erişkinler İçin Hikayeler

Magazinizmir

Şükran annemle birlikte her gün okula gide gele çok net öğrendiğim bir şey var idiyse, o da öğrencilerin hava nasıl olursa olsun kapalı alanda ders görmekten ve ezbere bilgi üzerine ilerlemekten çok da mutlu olmadıklarıydı… Belki de sadece bir İran kedisi olduğum için gözlem yeteneğimden şüphe edeceksiniz ama ben de o sınıfın bir parçası olduğum ve derslerde sadece bir köşe yastığı misali yan gelip yatmadığım için, ben teşhisimden emindim.

Annem öğrencilerin okulda geçirdikleri zamanı doyurucu ve cazip algılamaları için genel öğreti şeklinin dışında metotlarla ders vermeyi kendisine adeta görev edinmişti. Ertesi günün konularına hazırlanırken her zaman o içeriği nasıl farklı sunabileceğini ve canlı hale getirebileceğini düşünürdü. “Eğer bir meseleyi dışından değil, içinden görebilirsen onu birebir yaşadığına inanırsın ve asla unutmazsın çünkü artık o bir hikâye veya anlatı değil tam tersine, canlı bir deneyimdir ve insanın hücrelerine dek kazınır” diyordu. Aslında haklıydı ama yarın anlatacağı Malazgirt Savaşı için Alparslan’ı da mezarından çıkartıp çocuklara o dönem yaşadıkları muharebeyi birinci ağızdan anlattıramayacağı için ben çokta büyük bir beklenti içine girmemem gerektiğine kanaat getirmiştim.

Bir sonraki gün okula vardığımızda annem çocuklara 1 saatlik matematik dersinin ardından neredeyse tüm günü dışarıda geçireceğimiz duyurusunu yaptı. Hepimiz şaşırmıştık. Ozan parmağını kaldırıp, aynı esnada da konuşarak “Tarih ve Türkçe derslerini işlemeyecek miyiz yani Öğretmenim?” diye sordu. “Yapacağız ama uygulamalı olarak dışarıda, o yüzden üstünüzü sıkıca giyinecek ve yemeklerinizi de yanınıza alacaksınız” diye cevap verdi Şükran annem. Latife bu uygulama esnasında bana ne olacağını merak etmiş olsa gerek ki “Tatbikat gibi değil mi öğretmenim? Babam belediye işçisi ya onlara yaptırıyorlar, oradan biliyorum... Şey, yalnız o zaman Gofret ne yapacak? Sınıfta tek başına sıkılmaz mı?” diye düşünceli bir şekilde sordu. 

Bacaklarım onlarınkinden kısa olabilirdi ama sınıfta kalıp onları beklemeye ve ekşimik suratlı Müdür’e yakalanmaya hiç ama hiç niyetim yoktu. Zaten yakalanacak olursam bir daha okula giremeyeceğim de kesindi… Annem bir gaflete düşüp “Kalıp bekleyecek” bile dese başıma buyruk bir İran kedisi olarak ne yapar yapar izlerini sürer, peşlerine düşerdim. Fakat annem “Hayır Latife’ciğim, Gofret de sınıfımızın bir parçası olduğu için bizimle gelecek hatta onun türünün insiyaki iz sürme ve keşif becerisine ihtiyacımız olacağını özellikle belirtmem lazım” dedi.

Hepimiz bu son cümle üzerine kulak kesilmiştik. Demek ki annem bize bir şey aratacaktı... “Öğretmenim savaş konusu işleyeceğimiz için soruyorum acaba define mi arayacağız?” diye sordu gözleri ışıldayarak Murat. Annem kocaman gülümseyerek “İşte benim akıllı bıdık öğrencilerim… Nasıl da cuk oturan sorular soruyorlar! Tam öyle olmasa da onun gibi bir şey yapacağız” dedi fakat benzetme dışında net de bir ipucu da edinememiştik. 

Hepimizin içi adeta merak kurtçukları tarafından kemiriliyordu. Kıpır kıpır olmuştuk. Matematik dersi nasıl bitti anlamadık. Annemin toplanma komutuyla birlikte hepimiz sınıfın kapısında saniyeler içinde hazırdık. Ben her zaman olduğu gibi annemin büyük çantasının içine konulmuştum. Çocuklar ise mantolarını giyip, beslenme çantalarını yanlarına almışlardı. Herkes heyecan içinde birbirine bir şeyler söylüyordu. “Bence Karayip Korsanları bizim adanın açıklarında batmış olabilir. Belki de öğretmen bize onun yerini gösterecektir” dedi birisi. “Hayır, Ayazma’daki İmparatoriçe hayaletinin izini süreceğiz bence” diye çıkıştı diğeri. 

Fısıldaşmaları bir anda annemin sesi böldü ve “İmparatoriçe değil ama bir İmparator’un mezarını arayacağız” deyiverdi. Hepimiz heyecandan adeta dona kalmıştık. “Kim? Kim? Kim?” diye bağırdılar hep bir avazdan. Ben de heyecandan tırnaklarımı çantanın astarına geçirmiştim. Annem çok gizli bir sır verir gibi hepimizi bir an için süzdü ve ardından da bizlere doğru eğilerek “Bu adada ölmüş olan İmparator Romen Diyojen’in…” dedi. 

Devamı Var…


Yazarın Diğer Yazıları
FACEBOOK İLE BAĞLAN