HEMEN MAGAZİN İZMİR'E ABONE OL!

Zeynep Bugay

Atatürk

Magazinizmir

Şükran annem adanın ilkokulunda öğretmenlik yapıyordu. Okuttuğu sınıfta toplamda 15 öğrencisi vardı. Şey, belki de 16 demeliydim… Evet, benimle birlikte sınıfta 16 kişiydik desem yalan olmazdı… Şöyle ki yaz bitip de okulların açılma zamanı geldiğinde Şükran annemin yüzü asılmıştı. Derse gittiği zamanlarda benden ayrı kalmak istemiyordu. İşin gerçeği ben de annemden asla uzak olmaya razı değildim. Durumu benimle istişare etmek istemiş olacak ki: “Mırmır biliyorsun yakında işe gitmem gerekecek ve seni evde tek başına bırakmak istemiyorum. Benimle okula gelsen diyorum… Ne dersin, becerebilir miyiz?” diye sormuştu. Elbette ki okulun, sınıfın neresi ve nasıl bir yer olduğunu öğrencilerinin de kimler olduğunu çok merak ettiğim için bu teklife “Evet” yanıtı vermek için keyifle gurlamıştım. 

Daha önce de demiştim ya onunla benim aramızda sözsüz ama hislere dayalı net bir iletişim biçimi olduğu için annem onunla gidip gelmek istediğimi hızlıca anlamış ve keyifle gülümsemişti. Fakat ortada ciddi bir sorun vardı, evcil hayvanların okula getirilmesi yasaktı ve benim misafirliğim bu koşullarda gizli tutulmak zorundaydı. Beni ilk gördüklerinde o zaman daha ikinci sınıfta olan öğrencilerin nasıl da heyecanla tepki verdiklerini, teker teker benimle tanışmak üzere başımı ve tüylerimi okşadıklarını, bazılarının çekinip anneme pis veya hastalıklı olup olmadığımı sorduklarını hatırlıyorum. Şükran annem büyük bir olgunluk ve sükunetle hepsine “Hayır, Mırmır hasta veya pis değil. Onu çekinmeden sevebilirsiniz o da artık sizin sınıf arkadaşınız. Fakat Mırmır’ın varlığı aramızda bir sır olarak kalacak yoksa onu kovarlar bir daha getiremem” diye açıklamıştı. Çocuklar kendi aralarında evlerinde ailelerinden duyduklarına istinaden tartışıyorlardı. “Annem kapıda sokak kedilerini besliyor ama eve almıyoruz çünkü onların pis olduğunu söylüyor” dedi bir tanesi. “Bizim evde kedimiz var yazları pirelendiği için boynuna ilaç damlatıyoruz” dedi diğeri. “Müdür Bey Mırmır’ı görürse mutlaka kovar o yüzden sessiz olalım” diye önerdi bir başkası. “Atatürk’ün de köpeği varmış onunla her yere giden, babam anlatmıştı bir keresinde” diye araya girdi yine bir tanesi. Şükran annem onların hepsi bir ağızdan konuşurken sabırla dinliyordu ama bu son duyduğuyla çok ilgilenmişti ve onlara da konuyla ilgili bilgi vermek istemişti… 

“Evet çocuklar, atamız hayvanları çok severdi, özellikle de köpekleri. Onun Alp, Alber ve Foks isimli üç köpeği olmuştu. Alp, Atamız normal uyanma saatini geçirdiğinde endişelenip, onun hayatta olup olmadığını anlamak için üzerine çıkar nefesini kontrol ederdi” dedi. “Atatürk üstüne çıkmasına kızmaz mıydı?” diye atıldı bir tanesi. “Hayır, kızmazdı onlar onun yakın dostuydu. Hatta öyle ki bir keresinde köşke ikinci bir köpeğin gelmiş olmasını kıskanan Foks onun elini ısırdığında etrafındakilere ‘Fenalık yapmak için ısırmadı’ diyecek kadar onları sever ve korurdu” dedi. “Öğretmenim Mırmır da bizi ısırır mı?” diye sordu yine birisi. “Isırmaz, onun canını yakmazsak neden bizi ısırsın veya tırnaklasın ki?” diye yanıtladı annem. “Oylama yapalım mı öğretmenim Mırmır kalsın mı gitsin mi diye?” sordu bir kız. Şükran annem demokratik birisiydi, “Elbette, çok iyi bir fikir” diyerek kabul etti.

 “Mırmır’ın bizimle kalmasını isteyenler ellerini kaldırsın lütfen” dedi. Yüreğimin ne kadar hızlı attığını, istenilmeyebileceğimden ne denli korktuğumu anlatamam... Her birinin yüzüne dikkatle bakıyor, ne karar alacaklarını anlamaya çalışıyordum. Bir süre sonra birer, ikişer hepsi “Kalsın, kalsın” demeye başladılar. Tek bir fire vermeksizin, 15 öğrencinin hepsi benim kendileriyle kalmamı onayladılar. İşte benim okullu oluş maceram böyle başlamıştı. Her gün annemin geniş çantasının içinde gizlice okula gidip, dersler bitene kadar sınıf arkadaşlarımın veya annemin masasına kıvrılıp kâh dersi dinleyerek kâh uyuyarak kâh kendimi sevdirerek günü geçiriyordum. Atamızın hayvan sevgisi ve hoşgörüsü ne mutlu ki benim varlığımı kucaklamış olan annem ve öğrenci arkadaşlarımda da vardı…
 


Yazarın Diğer Yazıları
FACEBOOK İLE BAĞLAN