HEMEN MAGAZİN İZMİR'E ABONE OL!

Ahmet Gürel

YARIN CUMHURİYETİ İLAN EDECEĞİZ…

Magazinizmir

98 yıl önce ilan edilen cumhuriyeti, Atatürk’ten Gençliğe Unutulmaz Anılar’ adlı kitabımdan alıntı yaparak sizlere aktarmak istiyorum. Anılarda; Atatürk’ün ağzından ‘Cumhuriyet’ sözünü ilk defa ne zaman çıktığını ve cumhuriyete gençlerin nasıl sahip olacağını hep birlikte okuyacağız.  

28 Ekim 1923 gecesi yemekte yaşananları Mazhar Müfit (Kansu) şöyle anlatır:        

         “Bir gece evvel beraberdik. Mustafa Necati Bey, Vasıf (Çınar) Bey, Yunus Nadi Bey, Mahmut Esat (Bozkurt) Bey ve şair arkadaşlar vardı. Mustafa Kemal Paşa gülerek: “Ey, çocuklar, yarın Cumhuriyeti ilan edeceğiz.” dedi. Ve bana döndü:

         “Erzurum’dan beri ağzından çıkarmadığın cumhuriyetin işte zamanı geldi. Yarın istediğin kadar ‘Cumhuriyet’ diye açıkça artık bahsedebilirsin.” dedi. Tabidir ki hepimiz son derece memnun olduk.”

Mazhar Müfit Kansu’dan bu konuda başka bir anı ise:

         Eski Adalet Bakanı ve İzmir Milletvekili Mahmut Esat (Bozkurt) Bey bir gün Mustafa Kemal’e başvuruyor:

         “Paşam Üniversitede devrim derslerinde okutmak üzere tarafınızdan ‘Cumhuriyet’ sözlerini ilk önce nerede, ne biçimde ve kimlerin arasında söylediğinizi öğrenmek istiyorum?” diyor. Gazi Mustafa Kemal Paşa kendisine şu karşılığı veriyor:

         “Bunu Mahzar Müfit’ten öğreniniz. O, günü gününe bu olayları not etmiştir.”

         …Bunun üzerine Mahmut Esat Bey bir mektupla bana başvurdu. Ben de yazıyla kendisine yanıt verdim. Bu mektupları yayımlamakla istediğim açıklamayı yapmış olacağım.

         …Derslerinizle sevgili gençliğe ve büyük milletime çok büyük hizmetlerde bulunduğunuza eminim. Başarı ve hizmetlerinizin devamını kalpten diler, anılarımda aktardığım ve sunduğum gibi hükümetin cumhuriyet olacağı 20 Temmuz 1919 günü Erzurum’da öğrenmiş bulunduğumu bildirerek gözlerinden öperim.” 

         Hulusi Köymen’den cumhuriyet konulu bir anı şöyledir:

         Gazi Mudanya yoluyla Bursa’ya gidiyordu. Kalabalık bir halk kitlesi tarafından etrafı sarılmıştı. Bir kadının, elinde bir kâğıtla Gazi’ye yaklaştığı görüldü. Zayıf bir kadındı. Gazi’nin yolunu keserek, titrek bir sesle:

         “Beni tanıdın mı oğul?” dedi. “Ben sizin Selanik’ten komşunuzdum. Bir oğlum var; Devlet Demir Yollarına girmek istiyor. Siz onu alsınlar dediniz, fakat müdür dinlemedi. Oğlumu işe almamış. Ne olur bir kere de siz söyleyiniz.”

         Gazi’nin çelik bakışlı gözleri samimiyetle parladı. Elleriyle geniş jestler yaparak ve yüksek sesle:

         “Oğlunu almadılar mı?” dedi. “Ben talimat verdiğim halde mi almadılar? Ne kadar iyi olmuş. Çok iyi yapmışlar. İşte cumhuriyet böyle anlaşılacak.”

         Kadın kalabalığın içinde kaybolmuştu. Ve Gazi kendinden geçercesine dolu bir sesle:

         “İşte cumhuriyetten beklediğim sonuç. “diyordu.

         Cumhuriyetin ilanından sonra, Gazi Mustafa Kemal Paşa, Latife Hanım’la beraber Karadeniz’e bir geziye çıkmıştır. Bu geziyi Muzaffer Kılıç’tan dinleyelim:

         Bu gezide kendisine eşlik edenler arasındaydım. Rize’ye geldik. Yolların düzgünlüğü dikkatini çekmişti. Vali’ye sordu:

         “Yolları nasıl bu hale getirdiniz?” Vali de anlattı. Bütün yakın köylüleri jandarmalarla toplattırmış ve yol onarımında çalıştırmış. Gazi’nin kaşları çatıldı. Oldukça sert bir dille:

         “Vali Bey, ‘Corvee’ nedir bilir misin? Öyleyse ben size söyleyeyim, Angarya demektir. Ve şunu da bilmeniz lazım ki, kanunsuz hiçbir vatandaşı işten alıkoyamaz, onu çalışmaya zorlayamazsınız. Cumhuriyette angarya yoktur.”  

         Cumhuriyetin ilanı sıralarında Akşam gazetesinden Necmettin Sadık (Sadak) Bey, Gazi Mustafa Kemal Paşa’yla bir röportaj yapmak üzere İzmir’e gitmiştir. Sadak, Uşakizade Köşkü’nde gerçekleşen görüşmeyi şöyle anlatır:

         “Gazi’yle bir defa üç, bir defa da dokuz saat görüştük. Ben ömrümde böyle adam görmedim ve iddia ederim ki hiçbir memlekette böyle bir adam yoktur. Kendisine sorduğum sorulardan biri şudur, ‘Mademki bu meclis cumhuriyeti ilan etmeye kendisini yetkili gördü. O halde bir başka meclis de başka bir oylamayla Meşrutiyet ilan ederse ne yaparız?’

         ‘Olabilir. Fakat hepsini sopa ile kovalarız’ “dedi.

         30 Ağustos 1924 tarihinde, Gazi çok güvendiği gençlere Dumlupınar’da şöyle hitap eder: 

         “Gençler! Cesaretimizi kuvvetlendiren ve devam ettiren sizsiniz. Siz almakta olduğunuz terbiye ve irfan ile insanlık meziyetinin, vatan sevgisinin, fikir hürriyetinin en kıymetli örneği olacaksınız. Ey yükselen yeni nesil! Gelecek sizindir. Cumhuriyeti biz kurduk; onu yükseltecek ve devam ettirecek sizsiniz.”

         1927 yılında Gençliğe Hitabesinde, gençliğe yine görev verir:                                                                                         

         “Ey Türk Gençliği! Birinci vazifen, Türk İstiklalini, Türk Cumhuriyetini ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir. Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel senin en kıymetli hazinendir…”

            Bu nedenle Anadolu’da verilen var olma mücadelesini ve cumhuriyetin nasıl kazanıldığını bilen anne-babalara ve de öğretmenlere her zaman ülkenin ihtiyacı vardır. Bunların bir kesimini Uşakizade Köşkü’ne gelen ve çocuklarını gezdiren ailelerde görüyorum. Ve “İşte Atatürk’ün istediği gençler yetişiyor” diyorum ve onlarla gururlanıyorum.  

 

29 Ekim 2021

Ahmet GÜREL

Atatürk Araştırmacısı

 


Yazarın Diğer Yazıları
FACEBOOK İLE BAĞLAN