HEMEN MAGAZİN İZMİR'E ABONE OL!

Hazal Karadağ Yurdagül

Temmuz Doğurdu Beni

Magazinizmir

Evet, evet bu benim masalım. Temmuzla başaklanan. İlkbaharı teğet geçen, sonbahara uğramayan, kendini zemheriden uzak sanan.

Temmuz doğurdu beni. Yazın diri sıcağı altında boy verdim dünyaya. Temmuz kadınıyım yani azizim. Duygusal, duyuları beyaz kağıda öykünen, kirpik uçlarında gözyaşı düşecekmiş gibi saklı duran. Kendine çeki düzen veren şiirim yani kafiyeli kafiyesiz mısralarda.

Bir çığlığım memleket hallerine bazen, derince kuyu kendi dünyasına meramını suskunan.

Kalabalıklar içinde aleni çocuğum babasını arayan. Örseli bir yüreğim, bir tebessüme kanat açan.

Seher uyanışında cıvıl cıvıl zikrini hatmeyleyen serçe kuşlarıyım, güneşi gözbebeklerinde selamlayan.

Akşamın turuncu sığınağıyım. Kandil benim, fitil ben, ateş ben, uç veren keder benim, vesikası benim hüznün, benim aynada gün batımı, temmuzum ben sarı sıcak.

Kalbine sevgi salıncağı kuran babasının ellerini arayan o küçük kız çocuğu benim.

Temmuz doğurdu beni şiirin kundağında ve masallar büyüttü.

Hava oldum, su oldum, yağdım bulut bulut mısralarca…

 

Ve ben,


Gülistan bahçelerde çatal yürek sırtlandım kavgaları
Hürriyet tutsaklığına sımsıkı sarılmışken
Gerçekleri öğrendim acı avaz kucakladım yalnızlığımı…


Biliyorum
Var olduğum kadar dar dünya

Bir tabutun koynunda ahuzarım
İlk babamın adını yazmıştım yürek yerime
Saklambaç oynamıştım gölgesinin serinliğinde
Her adımda soluğunu aradığım bir masalmış yeni anladım
Sobelendim yokluğunda her köşe başı
Can evimden göçüp gidince…

Biliyorum
Her yeni adım geçmişi anımsatacak
İncinen ruhumu besleyecek ömür şirazem
Duyarsız kalmadan zamanın ketumluğuna
Söküklerimi yamalayacağım her defasında…

Biliyorum
Tenime çömelen hazan kokularıyla anılacağım
Ira diyarların hüznüyle kavrulacağım defaatle
Kelebek tozları yakacak gözlerimi
Hicret ettiğim merdivenlerde yürek avutacağım
Meteliksiz sokaklarda kimliğimi arayıp
Vebalini taşıyacağım mahcubiyetin
Sicim gibi gamzelerime yağarken yanılgılarım
Ateşe vermeden şiirlerimi
Mütemadiyen başıma taç edeceğim masumiyetini ömrün
Zamansız hayıflanışların küf kokusunda
Canımın içindeki ayazı seveceğim her defasında
Bir militan misali…



Biliyorum
Her gece celladım olacak Şehrazat çığlıklarım
Başparmağımla susturup leblerimi
Haşra dek susacağım martılara bakarak
Gözlerimde denizler büyütürken ateşler yakacağım
Dumanlar savuracağım göçmen kuşlara…


Biliyorum
Türküler dolduracağım ceplerime
Yarenim olacak gecenin soğuk yüzü
Açtığım pencereyi kapamadan ömrümce
Aksimde kanayacak suretim
Duldasız bir urganın içinde
Zamanı kotaracağım
Hüznün ertesinde polyanna olacağım
İsterik yokuşlarda yuvalanacak omuzlarım
Ve biliyorum ki
Her sabah yeniden ömrün o beyaz  şiltesinde
Yazgımın dikenlerini toprağa emanet edeceğim günü bekleyeceğim
Şükrün atlasına yüz sürerek

Dışım temmuz

İçim şubat ayazı…

Hazal Karadağ Yurdagül


Yazarın Diğer Yazıları
FACEBOOK İLE BAĞLAN