HEMEN MAGAZİN İZMİR'E ABONE OL!

İNSANIN KADERİNE KARŞI BAŞKALDIRIŞININ ÖYKÜSÜ ZİNCİRE VURULMUŞ PROMETHEUS

Magazinizmir

Sanıyorum 90'lı yılların başıydı. Diş hekimliğinde implant tedavisi  yeni yeni uygulanmaya başlanmış, geleceğin en önemli tedavi yöntemlerinden biri olarak bilim tarihindeki yerini almıştı. Ben de genç bir diş hekimi olarak meslekteki yenilikleri takip ediyor, elimden geldiğince yurt içi ve yurt dışındaki çeşitli kongre ve kurslara katılarak kendimi geliştirmeye çalışıyordum.

O yıllarda Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Periodontoloji ana bilim dalının düzenlediği kongreye katılmak için Fakülteye gitmiştim. İki gün sürecek kongrenin ilk konusu yanılmıyorsam "Antik Çağda İzmir" başlıklı bir sunumdu. İçimden, “bilim dinlemek varken nereden çıktı bu tarih” diye hayıflanmıştım. Konuşmacı ise Şadan Gökovalı'ydı.

Şadan Gökovalı, Anadolu'nun dünya  tarihindeki önemini yaklaşık 1,5 saat süren konuşmasında o kadar iyi anlatmıştı ki çok etkilenmiştim, özellikle de PROMETHEUS efsanesinden...
Efsaneye göre kendisi de bir titan olan ve adının anlamı “Önceden Gören“ olan Prometheus, başına gelecek kötü şeyleri bilmesine rağmen tanrılardan ateşi yani “bilgiyi” çalmış ve insanlara vermiştir. Böylece akıl gücü tanrılardan insanlara geçmiştir. İnsan, kendi gücünün bilincine varmış; tanrılara karşı ayaklanmıştır. Kendini aldatılmış ve insanların gözünde küçük düşürülmüş hisseden Zeus, bu olaya çok sinirlenerek Prometheus’u kayalıklarda prangaya vurdurmuştur. Prometheus’un cezası ölmek değil acı çekmektir. Her gün gündoğumu ile gelen bir kartal  karaciğerini yemeye başlayıp gün batımı ile yuvasına dönmektedir. Karaciğeri gündoğumuna kadar yenilenen Prometheus ertesi gün aynı acıyı yeniden çekmektedir.  Bir zaman sonra, bir başka tanrı olan Herakles (herkül) gelip kartalı öldürmüş ve Prometheus’u zincirlerinden kurtarmıştır. Bu efsanede ilginç olan şey ise, bundan 2.400 yıl önce insanların karaciğerin kendini yenileyen bir organ olduğunu bilmesidir.

Prometheus’u tanımak benim hayatımdaki en büyük dönüm noktalarından biriydi. Bu efsane, hayatında en büyük amacı “insan” olabilmeyi isteyenlerin, kaba kuvvete karşı aklın özgürlüğünü kullananların ve ne pahasına olursa olsun her türlü cefaya rağmen bu ülküden vazgeçmeyecek insanların hikayesiydi.

Umarım bir gün hepimiz içimizdeki Prometheus’un farkına varıp sahip olacağımız özgür aklın sayesinde her türlü zorluğa rağmen “İNSAN“ olabilmeyi başarırız. Hoşçakalın...
 


Yazarın Diğer Yazıları
FACEBOOK İLE BAĞLAN