Toplantının açılış konuşmasını gerçekleştiren Sivri, seçim trafiğinden yorgun düşmüş ekonomimizin bir an önce nitelikli büyüme trendine geçmesi için tek çözümün reformlar olduğunu vurguladı. Sivri, “Önümüzde ülkemizin ekonomik ve sosyal gelişimi için önemli fırsat niteliğinde seçimsiz bir dönem bulunuyor. Bunu kapsayıcı sürdürülebilir büyümeyi mümkün kılan, üretim, eğitim odaklı, bütüncül bir yapısal dönüşüm süreci olarak değerlendirmeliyiz.İhracatta artış sağlanabilmesi için teknolojiye, verimliliğe yapılacak yatırımlar önemlidir; bu da düşük risk primi, ucuz maliyetli uzun vadeli finansmana kavuşmakla ve öngörülebilir kurlarla olabilir” dedi.
Büyüme Trendinin Yolu Reformlar
Sivri, “2002-2007 döneminde yaşadığımız olumlu ivmeyi tekrar kazanabilmek için dış politikada uzun vadeli menfaatleri dikkate alan bir şekilde ülkemizin yönünün netleşmesi; kural temelli liberal piyasa düzeni çerçevesinde uluslararası sistemle entegrasyonun sağlanması; iç ve dış piyasalara güven verici yargı, eğitim, işgücü piyasaları başta olmak üzere yapısal reformların hayata geçirilmesi gerekmektedir” dedi. ESİAD olarak ekonomi için öncelikli mikro alanlar da belirlediklerini ifade eden Sivri, “Bunlardan ilk akla gelenler, birikmiş KDV’ler konusunda, bütçe dengesini gözeterek, yıllık veya dönem sonu ödemeli 5-10 yıl vadeli devlet kağıdı verilmesi, bunların bankaya teminat olarak gösterilebilmesi; tarım sektöründe maliyetlerin kontrol altına alınabilmesi ve fiyat istikrarının sağlanması için girdi bazında tarımsal ilaçlar, gübre ve tarımsal teçhizat üretimine destek verilmesi; makina, kimya, otomotiv yan sanayii, savunma, gübre, gemicilik vegıda gibi ithalatla telafi edilen sektörlerde ürün ve aramalıüretimine özel stratejik planlamanın yapılması; Eximbank’ın destek çeşitliliğinin artırılması ve stratejik sektörlerde 2 seneye kadar yurtdışı müşterilere alım kredisi açmasıdır” dedi.
İş dünyasında hemen her kararın öngörülebilirlik temelinde alındığını ifade eden Sivri, konuşmasını, “Bu nedenle, adalete ve bağımsız kurumlara olan güveni yeniden tesis etmeliyiz; yasama ve yürütmenin denetlenme fonksiyonunu yargı nezdinde güçlendirmeliyiz. Beklentimiz, güçlü demokrasi ve hukukun üstünlüğü temelinde yükselen, sürdürülebilir ve kapsayıcı, nitelikli büyümeyi odağına almış güçlü Türkiye’dir” sözleriyle bitirdi.
"Yeni Bir Hikaye Yazmalıyız"
Ekonomi Yazarı Uğur Gürses ise yaptığı sunumda Türkiye ekonomisin profilini çizerek bugüne kadar ekonomide yapılan doğruları ve yanlışları anlattı. Türkiye ekonomisinin geleceği konusunda iyimser olduğunun altını çizen Gürses, bunun için yapılması gerekenlerin ise 2002-2009 döneminde olduğu gibi Türkiye’nin yeniden bir hikaye yazmasına bağlı olduğunu kaydetti. 2002-2009 döneminde dünyadan büyük miktarda sıcak paranın ülkeye giriş yaptığına, AB ile yürütülen iyi ilişkiler ve her alanda yapılan reformlar ile Türkiye’nin yabancı yatırımcıların ilgi odağı olduğuna işaret eden Gürses, “Ancak daha sonra ABD Merkez Bankası’nın aldığı kararlar ile sermaye akışı kesildi. Türkiye gelen kaynakları da iyi değerlendiremeyip, sonrasında gerekli adımları atmadığı için bugün sermaye akışı zayıflayan, bütçe açığı veren, yüksek enflasyon ve işsizlik ile boğuşan, büyümesi eksiye düşmüş bir ülke haline geldik. Türkiye’nin yeniden bir hikaye yazması gerekiyor. Demokratik yapının kurulacağı, hukukun üstünlüğünü hakim kılacak bir restorasyon dönemine ihtiyacımız var. Bunu başarabilirsek ekonomiyi yeniden ayağa kaldırabiliriz” dedi.
Yabancı Kaynak İçin Güven Tesisi Önemli
Türkiye’nin hala şansı olduğunu düşündüğünü anlatan Gürses, ne yazık ki neyin olmayacağını yaşayıp, sonuçlarına katlanarak gerekli adımların atıldığını kaydetti. Şu anda Türkiye’nin tek çıkış yolunun yabancı kaynak girişi olduğunu, bununda mevcut durumda IMF aracılığıyla yapabileceğini ifade eden Gürses, fakat onun içinde IMF’nin kurallarına uymak zorunda kalınabileceğini kaydetti. Öte yandan Türkiye’nin kendi alternatifini de yaratabileceğini belirten Gürses, refahını kaybeden toplumunun siyaseti de dönüştürebileceğini dile getirdi. Gürses, her şeyin önce Türkiye’nin içeride ve dışarıda güveni tesis etmesine bağlı olduğunu sözlerine ekledi.