HALK CUMHURİYETİ KUTLAYACAKTIR

Cumhuriyetimizin 100.Yılındayız.

Bilmemiz gerekli en önemli konu; Atatürk'ün en sıkıntılı zamanlarda, her zaman halkı arkasına alması olmalıdır. İşgal döneminde daha Samsun'a çıkar çıkmaz, işgale karşı halkın desteğini alabilmek için protesto gösterileri yapılmasını istemesi, içeriye ve dışarıya büyük bir mesajdı. Halkın işgalleri istemediğini dünyaya duyurmuş, aynı zamanda da kendisine katkı sağlayabilmeleri için İstanbul'a da yol gösterilmiştir.

Biliyoruz ki bu iki mesaj da yerine gitmemiştir. Hepimizin bildiği gibi Mustafa Kemal Paşa, Ankara'da "asi" ilan edilebilecek bir konuma düşürülmüştür. Aynı zamanda da dış güçlerle birleşen İstanbul hükümetinin Anadolu'yu kışkırtmalarıyla, iş bir iç çatışmaya kadar götürülmeye çalışılmıştır. Bu noktada bile Mustafa Kemal Paşa hep halkı öne çıkartmış, halkın egemenliğinin ne demek olduğunu farkında bir düşünceyle buna çok önem vermiştir. Bu nedenle ülkeyi düşman işgalinden kurtardıktan sonra halkın büyük teveccühünü kazanmış ve kurtarıcı olarak devrimleri yaparken halkı yanında görmüştür.

Halkın gücün ne kadar önemli olduğu bilinirse, özellikle son dönemde Türkiye'de gerçekleşen olaylarda halkın bu gücünün kırılmaya çalışılmasının anlamı çok net ortaya çıkar.

Bu noktada işin içine bayramları katmamız gerekiyor çünkü bayramlar, Fransız İhtilali sonrasında "ulus devlet" yapısı içerisinde çok önemli bir yer tutar. Özellikle halkın milli birlik ve beraberliğini güçlendirmek ve milli bir kimlik yaratabilmek için bu bayramlar, "ulus devlet" sürecinde Fransa'dan sonra birçok Avrupa devletinde de kutlanmıştır. Osmanlı Devleti'nde ise bu 1908'de ancak ikinci meşrutiyetin ilan günü olan 23 Temmuz baz alınarak, milli bayram "İyd- i milli" kutlanmıştır. Atatürk de bunun bilincinde olarak 1921’in 23 Nisan gününü, meclisin açılışının yıl dönümü olarak, Cumhuriyetin ilanından bir yıl sonra 1924'te de aynı şekilde törenlerle Cumhuriyetin yıldönümünü olarak kutlatmıştır. Milli Mücadeleden itibaren çeşitli tarihlerde kutlanmaya başlayan 23 Nisan, 30 Ağustos, 19 Mayıs ve Cumhuriyet Bayramları zaman geçtikçe Türkiye Cumhuriyeti'nin gurur ve sevinç günleri olarak kutlanmaya başlamıştır. 1925 ve 1935'te diğer Milli bayramların da eklenmesiyle, ulus devlet yapısına önemli katkı sağlamışlardır.

Atatürk'ün "milli sır" olarak nitelediği Cumhuriyet fikri; 1905'ten itibaren Atatürk'ün kafasındaydı ve 1923'te ilanından bir ay öncesinde basın demeçlerinde artık her şey belliydi. O kadar ki Atatürk, daha 6 Aralık 1922'de bir Halk Fırkası kuracağını açıklamış ve tüm gazeteler bunu yayımlamıştı. 1923 başında Balıkesir-İzmir-Adana gezilerinde de "Halk Fırkası"nı kullanmış ve halka anlatmıştı Nisan başında Dokuz Umde de yayımlanmış ve orda da Halk Fırkası anlatılmıştı. Herkes işin nereye gideceğini çok iyi bilmekteydi.

Bu Cumhuriyete gidişin son halkasıydı.

İlk halkalar ise Amasya genelgesindeki "ulusun azmi kararı" Erzurum'daki "milli iradeyi etkin kılma" cümlelerine, Sivas'ta "İradei Milliye" ve Ankara'daki "Hakimiyeti Milliye" gazete isimlerine ve 23 Nisan1920'de TBBM'nin açılışı ile kapısındaki "hakimiyet bilakaydu şart milletindir" yazısına gitmekteydi.

Atatürk'ün zihninde her şey planlıydı ve aşama aşama gerçekleştirildi. Kendi çıkarı için değil Halkın çıkarı için... Bu nedenle 100 yıl geçmiş olsa da gün geçtikçe güçlenen bir Atatürk ve Cumhuriyet düşüncesi var emin olalım.

Halk; her şeye rağmen güçlü bir şekilde Cumhuriyet bayramını tüm gücüyle kutlayacaktır. Cumhuriyet Bayramı bu devletin milli bayramıdır. milli birlik ve beraberlik isteyen herkes, milli bayramlara önem vermek zorundadır. Yoksa milli olamazlar.

Egemenliği, bir kişinin elinden alıp, halka vermeye çalışan herkese minnetlerimizle..

BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN...

Mehmet Emin Elmacı