HEMEN MAGAZİN İZMİR'E ABONE OL!

Elçin Şahin

Yeniden Doğduysam...

Magazinizmir

Hadi yüreğim ha gayret,
Hele sıkı dur hele sabret.
Başını eğme dik tut,
Bu bir rüyaydı farz et.

Bu şarkıyı nasıl severim. İçimden ya da bağıra bağıra söylediğim de öyle derin bir nefes alırım ki… Şifa niyetine. Her düştüğümde ve düşüp kalmak istediğimde ilham olur bana. İçime, beynime, başımı tekrardan kaldırıp göğe baktığımda yaşadığım o derin nefes alışıma öyle iyi gelir ki…

HA GAYRET, HADİ SABRET…

BU DA GEÇECEK!

Hayata tutunduğum, hayatımın yeniden şekillendiği ay nisan ayı. Geçen sene bu zamanlarda öyle şeyler yaşamış ve öyle şeyleri hayatıma eş etmişim ki, anlat anlat bitmez:

Hastaneden çıktığım an, hayatımdan çıkan insanlar, hayatıma dâhil olan insanlar, değişen evim, iki kişilik hayatıma EVET deyişim, daha neler neler…

Mart ayının sonunda covid19 belasına ilk yakalananlardanım. Oldukça zorlu geçirdiğim hastane süreci ve sonrası... İnsanın hayatı bir anda değişir mi? Bir anda bambaşka bir kişi olabilir misiniz?

Evet, olur; gerçekten olur.

Oldum ben. Yaşadıklarımdan sonra bambaşka bir Elçin oldum ben. Daha sakin, daha umursamaz, daha fazla olumlu, ‘’Amaaaan boşver! ‘’ cümlesini diline dolamış Elçin.

Yaşadıkları insanı olgunlaştırırmış. Ders alırmış hem de sınavı büyük bir ders.

Savaştım günlerce. Ağrı çektim, ayıldım, bayıldım. O hastane odasının dili olsa da konuşsa. O günleri saniye saniye anlatsam bu satırlar yetmez. Hastanede kaldığım dokuz günlük süreçte derinden yaşadığım acıyı ve psikolojik savaşı dilerim ki kimse yaşamasın.  Tez zamanda bu bela hastalıktan kurtulup hepimizin derin nefes aldığı günlere acilen kavuşalım. Meğerse sarılmak, sevdiklerimizle ten tene temas etmek ne önemliymiş. Bazı şeyler çok değerliymiş çok.

 4 Nisan 2020 tarihinde hastaneden çıktım. Doğdum, ben o gün yeniden doğdum. Bayram havası var beni tanıyan herkesin hayatında. O günü, yaşadığım o duyguyu asla unutamam asla.

Hep düşündüm. Beni bu hastalık nasıl buldu?

Benim gibi kıpır kıpır biri o yatağa nasıl bağlandı? Ah, duygularım bunları yazarken bile felaket! İşte bu yüzden her ne kadar haziran doğumlu olsam da nisan ayı benim yeniden doğduğum ay…

Bu hayatta her şey geçer ama sağlıkla, ölümle karşı karşıya kaldığınız hiç bir zaman geçmez.

Aslında insan yaşadığını bilir. Ama yaşarken kiminle ne kadar yaşadığını, nasıl yaşadığını ölçer, tartar ve teraziden özenle alır hanesine. Hastalıkta öğrenirsin insanların gerçek yüzünü. Yaşadıklarınla yoğurur ve pişmesi için fırına verirsin. O fırında ya pişecek, ya yanacak.

Yananları fırlatır atarsın, pişenlerle yoluna devam edersin. İste bunu bu süreçte güzelce yaptım ben.

Yananları attım. Çünkü yanık kokuyorlar. Çünkü artık onlar siyah.

Tam 1 yıl oldu hayatımın yeniden doğuşuyla yaşadıklarımın zamanı.

Tek başıma bir odanın içinde hastalıkla savaştım. Güçlü olup yendim.

Aah, neler oluyor?  Gitti, bitti, kötü günler.

Evlendiiiiiiiiim!

Bu ay, aynı zamanda benim evlilik yıldönümüm. 30 Nisanda hayatımın aşkıyla evlendim ben.

Hiçbir şey yapamadık. Yasaklardan dolayı sadece nikâh yapabildik ki şahitle. Aslında ben böyle biliyorken, arkadaşlarım eşimle beraber organize olmuşlar ve sürpriz yapıp evimin bahçesinde beni alkışlarla karşıladılar. Çok şükür bunu yaşadım. Aslında o kapıya çıktığımda neler olacaktı neler. Nasıl güzel planlarım vardı. Olmadı, yapamadık.

Herkes arabasına bindi. Deli gibi kornalar eşliğinde konvoy yaptılar. Nikâh salonunun bahçesinde panayır yarattılar. Ailemden sadece abim ve kuzenim vardı. Ne annem ne de diğer aile büyükleri vardılar yasaklı oldukları için.

Çok buruk, kötü... Bu duyguyu nasıl anlatabilirim ki…

Anlatamam. İçimde derin bir yara...

Kalırsa içimde derin bir sızı kalır.

Düşünsenize; yıllardır hayalini kurduğunuz, ilmek ilmek işlediğiniz güne kavuşmanın heyecanını yaşamamak.  Olağanüstü hayal kırıklığı. Verdiğiniz teselli cümleleri beni hiç tatmin etmedi. Yara, derin bir yara. Düşünüyorum da vücudum kabuk bağlamış, o kabuk günlerce eşelenmiş, kanamış ve acıdan ağlıyorum resmen. O kadar acı işte...

Tüm bunları düşündüğümde, benim için onlarca insanın üzüldüğünü görüp duyduğumda, ağlayanları, dua edenleri, her Allah’ın günü onlarca mesajla beni iyi etmeye çalışan insanlarla baş başa kaldığımda, aslında çok şeyi yeniden içimde doğurdum ben.  Bir sene boyunca besleyip büyüttüm içimde.  Şimdilerde arkama yaslanıp bakıyorum herkese, her şeye.

Ne olursa olsun çizgini bozmadan hareket edip sakin kaldığın zaman hayat senin yapmak istediğin şeyi, öyle güzel önüne seriyor ki sen her şeyin sonunda kılını bile kıpırdatmadan tüm taşların yerine oturuşunu seyreden taraf oluyorsun.

Zamanı var.

Herkesin ve her şeyin zamanı var.

KABUK BAĞLAMIŞ YARAYI İYİLEŞTİREN HERKESE,

VEFAYA,

SADAKATA,

4 NİSAN’a,

30 NİSAN’a,

Hürmetle…

Elçin Şahin


Yazarın Diğer Yazıları
FACEBOOK İLE BAĞLAN