HEMEN MAGAZİN İZMİR'E ABONE OL!

ATATÜRK'ÜN KADINLARI

Magazinizmir

Şanlıurfa kökenli bir ailenin çocuğu olarak 1936 yılında  İstanbul’da doğdu. Babası hukukçu Mahmut Fikret Bey (Demokrat Parti kurucularından) ile Melek Hanım'ın evladı. Liseyi Diyarbakır’da okudu. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'ni bitirdi(1960). Bir bankada müfettiş yardımcısı olarak çalışmaya başladı. 1963’te müfettiş oldu. Üç yıl sonra Devlet Planlama Teşkilatı’na girdi. Lisansüstü öğrenimi için ABD’ye gönderildi (1969). Doktorasını İstanbul Üniversitesi’nde tamamladı. Sabancı Holding’de, Kanal D televizyonu'nda ve Tekstilbank’ta çalıştı. Özelleştirmeden sorumlu Devlet Bakanlığı’na getirilen ANAP İstanbul Milletvekili Yılmaz Karakoyunlu, sanatçı kişiliği ile tanınıyor.Bir dönem, "Banker Kastelli" olarak bilinen Cevher Özden’in danışmanlığında bulundu. Edebiyata şiirle başladı, öykü ve romanla devam etti. “Varlık vergisi" uygulanan Türkiye’deki gayrimüslimlerin trajik öyküsünü anlatan "Salkım Hanım’ın Taneleri" romanıyla gündeme geldi. Aynı adla beyazperdeye aktarılan kitap, Karakoyunlu’ya 1990 Yunus Nadi Roman Ödülü’nü getirdi. Bülent Ecevit’in başbakanlığındaki koalisyon hükümetinde ANAP’tan Devlet Bakanı olan hükümet sözcülüğüde yaptı. CHP listesinden Urla Belediye Meclis üyesi adayı oldu. 14 yıldır Urla’da yaşayan Karakoyunlu  roman yazıyor ve tarihi televizyon dizilerine senaryo danışmanlığı yapıyor.

Atatürk'ün özel yaşamı, duygu dünyası, özel kadınları ve aşkları genelde siyasi ve askeri hayatının gölgesinde kalmıştır. Gerçi bu konuda da sağlıklı tespitlere dayalı araştırmalar ve bilgiler yok değildir. Hatta zaman zaman çok özel münasebetleri tefsir eden açıklamalar, hassas yorumlar ve hatıralar gündeme getirilmiş ve Mustafa Kemal’in gönül galerisini en gerçek karakterleriyle değerlendirmemizin fırsatları isabetle kullanılmıştır. 
 
Mustafa Kemal’in yaşamında hem genel değerlendirme ölçüleriyle, hem de özel gözlem isabetiyle değerlendirilen iki kadının varlığı ve birbirlerinin hayat hikayelerinde öne çıkan kişilikleri bilhassa önemli olmuştur.  Bu iki saygın kadın dünyası ile Mustafa Kemal’in hayat anlayışları birbirlerinin haysiyet ve zarafetleri sadık kalan bir takdir ve disiplin ölçeğinde adeta kutsallaştırılmıştır.
Bu iki isim, genelde Latife ve Fikriye olarak bilinmekte ve her ikisi de Atatürk’ün yaşamında son derece tesirli ve özenli örneklerle daima ön plandaki isimler olmuşlardır. Atatürk'ün hayatına giren kadınlar pek çok araştırmacının kitaplarında yer almıştır. Kaynaklarda Atatürk'ün hayatına giren kadınlar aşağıdaki sıralama ölçeğinde kronolojik bir tasnife kavuşturulabilmiştir:


Müjgan, Selanikli Hatice, Şevki Paşa'nın kızı Emine, Romen kızı Fani, Mara Dimitrina, Nicolina Radoslavof, Elana Akcof, Hilda Christianus, Nazmiye Atiç, Madame Corinne, Matmazel Edith,  Fikriye, Beathe Gaulis, Evelyn Barrett, Latife Uşakizade, Madame Baur ve Zsa Zsa Gabor.

Mustafa Kemal’in yaşamındaki bu derin tesirli aşkların özgün hikayeleri, edebi değerleri yüksek birer aşk hikayesidir. Sofya'da bulunduğu sırada Mustafa Kemal'in hayatına Hilda Christianus, Harbiye Nazırının kızı Mara Dimitrina, Bulgar Başbakanının kızı Nicolina Radoslavof , Devlet Bakanı Dino Akçof'un kızı Elena Akçof girer. Bu birlikteliklerin gelişmesinde daima ilk adımın atılması kadınlar tarafından başlatılmıştır.

Bütün kadınlar kendinden önceki kadınların maceralarını en ince ayrıntılarına kadar izleyebilecekleri bilgi ve hatıralarla zenginleştirilmişlerdir.Bu maceralar dizisi içinde Mustafa Kemal hiç beklemediği bir anda Nazmiye Atiç ile tanışır.1988'de 92 yaşında olan Nazmiye Atiç'in bu ilişkiye dair anlattıkları derin değerlerle kamuoyunun takdirine sunulmuş ve Mustafa Kemal’in gönül galerisi ilgilenen yerli ve yabancı basının yakından izledikleri bir sevda tarihçesi yaratmıştır. Aşk hikayesinin anlatımında bir örnek son derece edebi değeri ve zevki yüksek bir takdim lisanı dikkat çeker. Nazmiye Hanım bu sevda öyküsüne şöyle başlar:  "Anneannemle Vidin'den İstanbul'a gidiyordum.Oradan da tıp tahsili için Fransa'ya geçecektim. Henüz 17 yaşındaydım. Sofya'ya uğramıştık. Mustafa Kemal Sofya'da ataşemiliterdi. Bizi görünce gözlerinin içi parladı. Ilık bir bahar ikindisiydi. Verandada birlikte çay içmeyi teklif etti. Çay masasında bana, anneannemin duymayacağı bir ses tonuyla 'sizinle evlenmek istiyorum' dedi, şartlarını dile getirdi. Ama Mustafa Kemal'in o günün şartları hayret uyandıran istekleri vardı. Nazmiye Atiç, bu sevda bahsini tahlil ederken çok önemli açıklamalarda bulunur: "Yalnız benim bir şartım var, nikâhımızı imam değil, Sofya Büyükelçimiz Fethi Bey (Okyar) kıyacaktır.İlk görüşmede evlenme teklifi beni hayli şaşırtmıştı. O günün şartlarında böyle bir evlenme teklifi, böyle bir nikah merasimi benim kabul edebileceğim bir husus değildi.Çünkü bütün nikâhları imam kıyıyordu. Ailemin görgüsündeki resmi nikâh böyle kıyılıyordu. O koşullarda bu nikâh mümkün değil. Çünkü nikâhı eğer İmam kıymazsa O nikâh, Müslümanlar için zina sayılıyordu.

İLK AŞK İLK GÖZ AĞRISI

Bazı kaynaklarda Atatürk'ün ilk sevdası ve evlenmek isteğinin adeta doruklaştığı ilk göz ağrısı hırslı duyguların doruklaştığı aşk olarak Müjgan’ın macerası anlatılıyor.  Atatürk, askeri okulda okuduğu yıllarda bu aşkını arkadaşı Nuri'den başka kimseyle paylaşmaz. Ancak bir gün Nuri Conker dayanamayıp, "Yetti artık, 'Müjgan, Müjgan,' madem bu kadar seviyorsun Zübeyde teyzeme söyle istesin ailesinden Müjgan'ı" deyince Atatürk, şu cevabı verir: "Benim Müjgan'ı tek taraflı sevmem yeterli mi? Kızcağızın haberi bile yok. Bakalım Müjgan beni beğenecek mi?" Çünkü Müjgan'ın bu ilgiden haberi yoktur ve en küçük bir umut ışığı bile vermemiştir.

Mustafa Kemal'in Manastır İdadisi'ne kayıt yaptıracağı günlerde hayatına yeni isim girer.  Öyle anlaşılıyor ki hiç bir kadın Mustafa Kemal’i Hatice etkilememiştir. Nitekim, Hatice'nin Atatürk'ün yaşamı boyunca hayat arkadaşı olarak düşündüğü yegane sevgili olduğunu ileri süren kaynaklar vardır.

Aralarındaki bu derin aşk ve buluşmalar Hatice'nin, Atatürk'ün okuduğu tarih kitabının arasına bir karanfil bırakmasıyla başlar. Zübeyde Hanım, Hatice'yi oğluna ister, ancak annesi kızını bir subay adayına vermek istemez. İleride yüzbaşı olduğunda yeniden evlenmek istediği Hatice'yi bu kez de aile İttihatçı sicili nedeniyle Mustafa Kemal'e vermek istemez.

Mustafa Kemal'in gönlünü çalanlardan biri de Selanik Merkez Kumandanı Şevki Paşa'nın kızı Emine'dir. İdadinin son sınıfındayken Emine'ye matematik derslerinde yardımcı olduğu sırada alevlenen duygularıyla yönelir. 

Gönlünü kaptırır ve sevdası sıcak arzuların tezahürüyle herkesin dikkatini çeker. Askeri lise öğrencisi Mustafa Kemal daha sonra Selanik'teki çalgılı kahvelerde tanıştığı Romen kızı Fani'ye ilgi duyar. Böyle olunca da Emine ile ayrılırlar.Emine şöyle der: Ben tertipli bir Müslüman kızıydım.

Mara Dimitrina: Bulgar generalin kızıydı. Kemal ile ilişkilerinin başlaması ve hızlanması Kemal’in duygularını hissettirmesiyle başlamış ve çok etkileyici gelişmeler yaratmıştı. Sofya'da ataşemiliterken Mustafa Kemal ona evlenme teklif eder. Baba ise, "Bir Türk'e kızımı vermektense kafamı koparırım daha iyi" der. Fakat Mara, 1925'te Ankara'ya gelir ve bir ay Mustafa Kemal'in misafiri olur. 74 yaşında da ölür.

Gönül düşürdüğü Nicoilina Radoslavof: Dönemin Bulgaristan Başbakanı'nın kızıydı. Endamı zarif bir genç kız olarak güzelliği dillere destandı. Uzun boyluydu. Kayısı tenliydi. Kumraldı, yüz hatları ve  endamı tahrik edici bir güzellik imtizacıyla dayanılmaz bir tesir yaratıyordu. Çok güzel bir kadındır. Sık sık buluşurlar ve bu derin sevdanın mahrem duygularını değerlendirirlerdi. Hatta bazı hafta sonları birlikte dağ gezintilerine ve yüzme partileri içim sahil otellerinde sıcak münasebetler geçirirlerdi.

Elena Akçof: Bulgar Milletvekili Dino Akçof'un kızı. Bulgaristan'ın muhtelif yerlerinde buluşurlarmış.

Hilda Christianus: Atatürk 1913'lerde 1 Sofya'ya ataşemiliter olarak ilk gittiği günlerde Türk büyükelçiliğinde yer olmadığı için Alman asıllı bu pansiyoncunun evinde beş ay kalır. Duygusal bir birliktelik olur.

Matmazel Edith - Madame Corinne: İki kızkardeş. Atatürk'ün Çanakkale ve Sofya'dan onlara mektupları var. İki kardeşle de duygusal ilişkisi var. 
Bu arada Matmazel Edith'in kızı Melda Özverin Atatürk'ün ilişkisinin annesiyle değil, teyzesi Corin ile olduğunu söyler.

Beathe Gaulis: Atatürk, Ankara'da bir ay misafir ettiği Fransız gazeteci. Sonra Fransa'ya geri gönderir.

Madame Baur: Atatürk, Latife Hanım'dan ayrıldıktan sonra Nuri Conker ve Ruşen Eşref ona Çankaya'ya kadın eli değmesi gerektiğini söyler. Ruşen Eşref hariciye kökenli olduğu için İsviçreli saygıdeğer ailelerden Baurlar'ın kızını takdim eder. Güzel kadındır. Birlikte yaşamayı önerir. Matmazel Bauer Atatürk’e sıcak arkadaşlık teklifi memnuniyetle kabul eder ve çok davetkâr bir gardırop zenginliğiyle İstanbul’a gelir. 10 ay beraber  yaşarlar…

Fikriye Hanım, Zübeyde Hanım'ın ikinci eşi Ragıp Bey'in yeğenidir. 1923'e kadar Çankaya'da yaşayan Fikriye Hanım, Mustafa Kemal'e aşıktır. Narin yapısı nedeniyle hastalıklara dayanıklı değildir. Ciğerlerinden rahatsızlanır ve Münih'e gönderilir.Bir dedikoduya göre hamiledir.Kürtaj zorunludur. Bu iddia makul de olabilir.Ancak Atatürk’ün yaşam değerlerinde birlikte olduğu kadınların kürtaj işleri genelikle İstanbul’da bir rivayete göre Profesör NEŞAT ÖMER yerine getirmektedir.

Fikriye Hanım, Atatürk'ün Latife Hanım'la evlendiğini öğrenince geri döner. Ancak Latife Hanım onu köşkte istemez ve yavere emir vererek attırır. Tam olarak kesinlik kazanmasa da bunun üzerine Fikriye Hanımın Çankaya Köşkü önünde intihar ettiği ve yaşamına son verdiği belirtilir.

İzmir’in tanınmış ailelerinden Uşakizade Muammer Bey ile Adeviye Hanım'ın kızı olan Latife Hanım, Atatürk'ün ilk ve tek evlendiği kadındır. İstanbul Arnavutköy Amerikan Kolejinde ve Paris'te Sorbonne Üniversitesi’nde öğrenim gören Latife Hanım ile Mustafa Kemal, 29 Ocak 1923'te evlenip, 5 Ağustos 1925'te ayrılır ve iki buçuk yıl evli kalırlar.
 


Yazarın Diğer Yazıları
FACEBOOK İLE BAĞLAN