Türkiye’deki kanser istatistiklerine göre de; meme kanseri kadınlarda en sık görülen kanser olup, kadınlarda gelişen tüm kanserlerin yüzde 25'ini oluşturuyor. Yürekleri ferahlatan haber ise tedavideki büyük gelişmeler sayesinde erken tanı konulduğunda meme kanserinde tam şifa sağlanabilmesi!
Meme kanseri hiç kuşkusuz hemen her kadının korkulu rüyası. Ancak birçok kadın eline bir kitle geleceği kaygısıyla kendi kendini elle muayeneden ve mamografi yaptırmaktan kaçınıyor. Oysa günümüzde gelişmiş ülkelerde yaşamları boyunca her 8 kadından birinde gelişen meme kanserinde erken tanı hayat kurtarıyor. Öyle ki erken tanı, tümörün daha başlangıç evresindeyken cerrahi yöntemle çıkarılabilmesine imkan sağlıyor. Erken evrede yakalanan tümörlerin pek çoğunda kemoterapi vermek gerekmeyebiliyor, hastalar radyoterapi gibi lokal tedaviler ve daha az yan etkisi olan antihormon tedavilerle şifa bulabiliyor. Bu nedenle her kadının 20 yaşından itibaren ayda bir kez kendi kendine meme muayenesi yapması ve memede değişiklik fark ettiğinde zaman kaybetmeden hekime başvurması çok önemli. Peki hangi belirtiler meme kanserine işaret ediyor? Acıbadem Altunizade Hastanesi Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Gül Başaran “1 – 31 Ekim Meme Kanseri Farkındalık Ayı” kapsamında meme kanserinin 6 önemli sinyalini anlattı, önemli bilgiler verdi.
Memede veya Koltuk Altında Kitle
Hastaların en sık başvurdukları şikayet ‘ele gelen bir kitle’ oluyor. Kitle çoğunlukla ağrısız, el altında kayan ve kenarları düzensiz bir özellik sergiliyor. Bazen de dokunmaya hassas ve göğüs duvarına yapışık sert bir yapı hissedilebiliyor. Memede ele gelen her kitle kötü huylu tümör değil kuşkusuz. Adet dönemi öncesinde, doğurganlık çağındaki pek çok kadının memesinde ele gelen kitleler görülebiliyor ve bunlar çoğu zaman fibroadenom ile fibrokistik hastalık gibi selim meme hastalıkları oluyor. Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Gül Başaran ancak kitlenin adet dönemi sonrasında küçülmeden aynı şekilde kalması veya kısa süre içinde büyüme göstermesi durumunda mutlaka bir doktora başvurmak gerektiğinin altını çizerek, “Bazen de memedeki kitle fark edilmeyen bir boyutta oluyor ve koltukaltında lenf nodu daha önce ele gelebiliyor. Bu tablo da meme kanserine işaret edebiliyor” diyor.
Meme Başından Akıntı
Bazı hormonal değişiklik durumlarında meme ucundan süte benzer akıntı gelebiliyor. Ancak kırmızı kahverengi bir akıntı oluyorsa, bu “papillom” grubu adı verilen bir çeşit meme tümöründen kaynaklanabiliyor. Bu durumda mutlaka bir doktora başvurmak gerekiyor.
Memede Şekil Değişikliği, Asimetri
İki memenin simetrisinin bozulması veya herhangi bir şekil değişikliği saptandığı takdirde doktora başvurmak büyük önem taşıyor. Meme derisinde herhangi bir değişiklik, ciltte kalınlaşma da doktora başvurmanızı gerektiriyor.
Meme Başında İçe Doğru Çekilme
Meme ucunun içe doğru çekilmesi, çökmesi de meme kanseri habercisi olabiliyor.
Meme Başında Yara, Soyulma, Pullanma
Meme başında kırmızı pembe yara, soyulma, pullanma gibi değişimler meme kanserinin sinyali olabiliyor.
Memede Şişlik, Kızarıklık ve Ağrı
Ağrılı, şiş, pembe ve kızarık bir meme, meme kanserinin iltihaplı şeklinin göstergesi olabiliyor. Ancak bu durum özellikle emziren annelerde emzirmeye bağlı olarak “mastit” adı verilen meme iltihabına bağlı da görülebiliyor. Bu durumlarda hastanın doktora muayene olup gerekli görüntülemelerle takip edilmesi ve ihtiyaç halinde hızlıca biyopsi yapılması çok önemli.
Erken Teşhis İçin Bu Muayeneler Şart!
• 20 yaşından sonra elle muayene: Elle muayene meme kanserinin ileri evrelere ulaşmadan fark edilmesine yardımcı oluyor. Dolayısıyla erken tanı için her kadının kendi memesini 20 yaşından sonra ayda bir kez, tercihen banyoda, adet döneminden 1 hafta kadar sonra (memedeki şişkinlik ve hassasiyet azaldıktan sonra) muayene etmesi çok önemli.
• 40 yaşından sonra mamografi: Elle muayenenin bir klinisyen tarafından yapılması ve yıllık mamografi çekimlerine başlanılması öneriliyor. 40 yaş üzeri kadınlarda herhangi bir şikayet olmasa bile 1 ya da 2 yılda bir yapılan mamografilerle meme kanseri erken saptanabiliyor. Mamografiyle elde edilen bilgiler yeterli gelmezse ek olarak ultrasonografi yöntemine başvuruluyor. Güçlü aile öyküsü olan ya da meme kanserine eğilim yapan genetik bozuklukları taşıyan kadınlarda daha erken yaşlarda ve farklı yöntemler kullanarak da tarama yapılabiliyor.