Kadınlar Uyanın!

Dünyanın düzenini biz bozuyoruz hanımlar. Nasıl mı? İçinizden hanginiz, sevgilinizin veya sevgili adayınızın sizi evinizden alıp evinize bırakmasına izin veriyor? Hemen hepimiz, trafik, zaman gibi bahaneler sebebiyle arabamıza atlayıp buluşacağımız yere kendimiz gidiyoruz.

Araba demişken; erkeklerin oğlan çocukları gibi böbürlenmeyi pek sevdikleri “usta şoförlük” ve “park etme” oyunlarında ise en az üç “level” öndeyiz.

Günümüzde “penaltı”nın anlamını bilmeyen kadın kalmadığı gibi, hepimizin Facebook profilinde en az bir adet taraftarı olduğumuz takımın formasıyla çekilmiş fotoğrafı var. “Her gün günlerden bizim takım! “

İş hayatı desen… Erkeklerin yıllardır tüm sosyal programlara bahane ettikleri “iş yoğunlukları”na inat, “kariyer de, çocuk da” yapan yine biz değil miyiz? Yetmezmiş gibi, gece yatağa yattığımızda “başımız da ağrımıyor” üstelik!

Biz kadınlar hayatta bu kadar güçlü ve başarılıyken, yediğimiz yemeğin, gittiğimiz tatilin faturasını da erkeğin ödemesine sesimizi çıkarmamak olmaz tabi. Ne münasebet! Kendi kendimize yeten ve kimseye, hele ki bir erkeğe asla ihtiyacı olmayan bir kadın olduğumuzu ispatlayalım adama, değil mi?
Sonra da oturup ağlayalım. “Niye istediğimiz gibi biri çıkmıyor karşımıza”, “niye çıksa bile üç günde kaçıyor” diye…

Hem güçlü ve mükemmel erkeği arıyoruz, hem de o adam karşımıza çıktığında, kendisini eksik hissettirmek için elimizden geleni yapıyoruz!

Erkek, yüzyıllardır “güç”, kadın ise “güzellik ve zerafet” simgesidir. Sadece güzel olmadığımızı aynı zamanda akıllı ve güçlü de olduğumuzu ispatlama çabasına girerek, zaman içinde özgüvenlerini ellerinden aldığımız erkekler, kaybetmekten korktukları güçlerini yeniden kazanabilmek için “ıssız adam”lara, “ulaşılmaz hint kumaşlarına” dönüştüler. “Bağlanma korkusu” ve “kadınları kendilerine hayran ederek ortadan kaybolmak”, erkeklerin yeni nesil oyunları oldu.

Gittiği yerlerde karşısına çıkan, her tür sosyal mecra aracılığıyla beğendiği erkeğin “peşinden koşan” günümüz kadınları, kapısı tutulan, pardesüsü giydirilen eski zaman kadınlarından daha mı az kadın artık yani? Sanmıyorum… Sadece kendimizi fazlasıyla kaptırdığımız güç savaşında, kendimizi erkekleştiriyor, erkekleri ise kadınlaştırmaya başlıyoruz.

Demiyorum ki, profesyonel ve sosyal hayattan elimizi eteğimizi çekelim, evde dantel örelim; ama erkeklerin oyuncaklarını geri verelim hanımlar!

Şimdi lütfen elimizdeki futbol topları ve kickbox eldivenlerini usulca yere bırakalım ve kadın olmanın tadına varalım.


Haberin Galerisi İçin Tıklayın.

  • PAYLAŞ:
YORUM YAP