Fotoğraf Gazeteciliği Bir Tutkudur

Fotoğraf gazeteciliğinin ilk temelleri 1853 – 1856 yılları arasında yapılan ve Osmanlı İmparatorluğunun da katıldığı Kırım Savaşı zamanında atılmıştır. Dünyanın ilk resmi savaş fotoğrafçısı olan Roger Fenton’un çekmiş olduğu fotoğrafların basılması fotoğraf gazeteciliğinin doğumu olarak kabul edilir.

1925te icat edilen 35mm Leica fotoğraf makinası ve 1927 ila 1930 yılları arasında bulunan ve geliştirilen ampullü flaşlar ile ise fotoğraf gazeteciliğinin Altın Dönemi başlamış bulundu. Bu dönemde fotoğraflar çok ilgi gördüğü için içerik materyallerinin neredeyse hepsini fotoğraflardan oluşturan gazete ve dergiler yayınlanmaya başlanmıştı. Leica kamera ile okuyucularına muhteşem fotoğraflar sunabilen fotoğrafçıların Altın Dönemi 1970’lerin başlarında birçok gazete ve derginin iflas etmesi sonucu sona erdi.

Fotoğraf gazeteciliğinin tarihinden bahsederken henüz bunun tam olarak ne olduğunu açıklamadığım için ‘Nedir yahu bu fotoğraf gazeteciliği?’ sorusunu sorduğunuzu duyar gibiyim… Fotoğraf gazeteciliği kısaca fotoğraf ağırlıklı gazeteciliktir. Peki nasıl oluyor fotoğraf ağırlıklı gazetecilik? Bu gazetecilik türü fotoğraf gazetecilerinin olan tüm haber değeri taşıyan olayların, organizasyonların ve etkinliklerin en çarpıcı, en akılda kalıcı ve etki yaratan fotoğraflarını çekip çalıştığı gazete yada dergide yayınlanmasıyla olur.

Fotoğraf gazeteciliği ürünleri Eddie Adams’ın 1968 yılında çektiği Güney Vietnamlı General Nguyen Ngoc Loan’ın Saigon sokaklarında bir Viet Cong hapisanesi mahkumunu başından silahla vurmasından(altta), herhangi bir ünlünün plajda üstsüz yakalanmasına kadar farklılık gösterebilir.


Uyuyan aslanı uyandıran kare


Çekilen fotoğraflar o kadar kuvvetli ve anlamlı olmalıdır ki hiçbir ekstra açıklama yapmadan o fotoğrafın ne anlatmak istediği anlaşılmalıdır. Bunu yapabilmek her zaman sanıldığı kadar kolay değildir.

Yürek ister bazen o deklanşöre basmak. Kimi zaman ateşin ortasına atmanız gerekir kendinizi, kimi zaman vicdanınıza karşı koymak. Soğukkanlı olmayı, yüzde yüzden fazla profesyonellik gerektirir. Kimi zaman saatlerce hatta günlerce aynı noktada beklemeniz gerekir o bir saniye bile sürmeyebilecek anı yakalayabilmeniz için, yani sabır gerektirir. Ancak tüm bunlardan daha önemli olan bir şey varsa oda tutkudur. Yaptığınız işe olan tutkunuz, fotoğraf çekmeye karşı olan tutkunuz. Bahsettiklerimin hiçbirini yapamaz, katlanamazsınız eğer tutku yok ise içinizde. Vicdanınıza karşı koyamaz, sabredemezsiniz on dakika bile bir fotoğraf için. O tutku bekletir sizi günlerce değil gerekirse haftalarca en iyi kareyi yakalayabilmek için.

1972 Kim Phuc in a napalm attack in South Vietnam by Nick Ut

O tutkunuzun sonucudur insanların içindeki kaybolmuş çocuğu bulacak, toplumun uyuttuğu aslanı uyandıracak olan.

Bir ağaç gibi düşünün kameranızı ve çabalarınızı. Ona bakıp büyüteceksiniz ve delicesine akan o hayatı kusursuz olarak durduran anı yakalayınca alacaksınız meyvenizi. İşte emin olun o meyveden daha tatlı hiçbir şey olmayacak hayatınızda o an. Başarı tadında olacak o meyve, tutku tadında.

İşte bu yüzden bir tutkudur fotoğrafçılık gazeteciliği; çünkü bu meslekte başarının sırrı sadece tek bir kelimedir; tutku.

  • PAYLAŞ:
YORUM YAP