Gelecekteki Eşimizi Seçerken Neler Bize Çekici Geliyor ?
Birlikte mutlu olmak, birlikte üzülmek, beraber ağlamak beraber gülmek kısaca hayatı paylaşmayı bilmek.
Hayatımızın geri kalan kısmını evlendiğimiz kişi ile geçiririz çoğu zaman. Bu yüzden belki de hayatımızı etkileyen çok önemli bir karardır evlilik ve seçtiğimiz eş adayı.
Peki yaptığımız seçim bizim için ya yanlış bir seçimse ?
Yanlış seçim yapmamak için kaçımız doğru karar veriyor ? Nelere dikkat ediyoruz ? Karşımızdaki kişiden beklentilerimiz neler? Evlilik gibi ciddi bir karar verirken bizi çekici kılan ne?
Tüm bu sorulara eminim herkesin vereceği cevaplar birbirinden son derece farklı olacaktır.
Uzmanlara göre evleneceğiniz kişinin maddi gelirine yani cebine değil, sizinle uyumuna önem vermelisiniz diyorlar.
Evet bir çok uzman belki bu şekilde söylüyor ama yaşadığımız çevrede buna ne kadar dikkat ediliyor tartışmaya açık bir konu. Çünkü hayat hepimize aynı oranda eşitlik sağlamıyor. Yaşadığımız şartlar, aile faktörü , çevre faktörü , toplum baskısı, maddi ve manevi değerler de vereceğimiz bu kararın büyük bir oranını etkiliyor.
Günümüzde eş seçimi iki kişinin birbiri arasındaki uyumdan çok maddiyat, kariyer ve kültürel farklılıklara göre değişkenlik gösteriyor.
Kimi genç kız yaşadığı aile baskısından kurtulmak için evliliği bir kaçış olarak görürken, kimisi de çok sevdiği çok aşık olduğuna inandığı için evlenmeyi tercih ederken , kimisi maddi refahını sağlamak , iyi bir konum sahibi olmak ve belki de rahat bir hayat yaşamak adına maddi geliri iyi olan kişi ile evlenmeyi tercih ediyor. Tabi daha burada bunlara eklenecek aslında onlarca madde var ama biz işin o kısmına çok fazla girmeden belli başlı maddelere değineceğiz.
Verilen kararlar da genelde hiç dikkate alınmayan bir gerçek varsa oda evliliğin bir aile kurmak amacı ile yapıldığıdır.
İnsanlar nedense en önemli olan bu kısmını hiç dikkate almazlar. Çünkü beklentiler ve öncelikler farklıdır.
Zenginlik , iyi bir kariyer gibi etkenlerle yapılan evliliklerde eğer içinde sevgi yoksa ve sadece maddiyat göz önüne alınarak yapılmışsa evlilik , mutlu bir beraberlik olacağını şahsım adına düşünmüyorum. Çünkü sadece iyi imkanlara sahip olan aday aynı zamanda bizim içinde ideal bir eş olmayabilir. Belki maddi anlamda bir çok ihtiyacımızı karşılayabilir ama duygusal boşluklarımızı , manevi isteklerimizi aynı oranda tamamlayabilir mi bilemiyorum.
Aslında hemen hemen hepimiz eş seçerken kafamızda bir model canlandırırız. Güzel olsun, yakışıklı olsun, beni sevsin sadık olsun , benimle alışverişe gelsin, aileme saygı göstersin, beni anlasın dinlesin bana her zaman uysun deriz..
Aslında bu bizim kafamızda canlandırdığımız kişiyi istediğimiz kalıplara oturtmaya çalışmak.
İlişkinin başlarında belki çok iyi giden beraberlikler evlendikten sonra boyut değiştirmeye başlıyor ve kişiler artık gerçek kişiliklerini göstermeye başlayınca evliliğinde getirdiği o rahatlamışlık ve sahiplenmişlik hissi ile evliliğin ilk çatışmaları da başlamış oluyor.
Belki de yapılan hataların çoğu seçtiğimiz kişiyi yeteri kadar tanımadan araştırmadan ve doğru bilgi edinmeden bir evlilik yapılmasından kaynaklanıyor.
Eşler arasındaki denklik yani uyum çok fazla göze alınmayınca boşanmalar ve aile içi çatışmalar da ne yazık ki çoğalıyor.
Bir ömür boyu mutlu olmak adına attığımız adım bazen hayatımızı bir kabusa bile çevirebilir.
İki kişinin ruhunun uyuşması ve anlaşabilmeleri çok önemli bir faktör. Belki doğacak sorunları bile çözmeye yetecek en önemli etken. Empati yapmak , birbirini anlamak , birbirini dinlemek ilişkinin temelini oluşturan adımlardır. İlişki uyum ister, denge ister.
Eşler arasındaki psikolojik uyum yani ruhların erimesi fizyolojik uyumada vesile olur.
Ruhlar erimeden bedenler erimez ve anlaşamaz. Kadınlar psikolojik ve fizyolojik denklikte daima sevilme ve sevgi değerlerini öne çıkartırlarken , erkekler de bazen durum tam tersi olarak da gelişebilir. Kadının aksine erkek, daha erotik ve cinsel değerlerini öne çıkartırlar. Fizyolojik uyum yada buna ten uyumu da diyebiliriz cinsel istek ve arzularında merkezidir. Ancak bir ilişkide psikolojik uyum yani duygusal bağ yoksa, iki kişinin ruhlarının ve huylarının uyumu ve birbirine kaynaşması birbirinde erimesi yoksa aradaki fizyolojik uyum ve beğeni de çabuk bozulur.
Duygusal değerler yıpranır. Kişiler huzuru başka yerde aramaya başlar. Ve böyle bir durumda da artık tehlike çanları çalmaya başlamıştır.
Buradan da şunu anlıyoruz ki “uyum” aslında her yerde var ve her yerde olmak zorunda. Sadece fizyolojik , psikolojik değil sosyal uyumda önemlidir. Bir insanın 12 yaşına kadar yetiştiği sosyal ortam o insanın kişilik ve şahsiyet oluşumunda güçlü bir etkendir. Kişilik ve şahsiyetler evliliğin de gidişatını sağlayacak ve evliliğe yön verecek birer etkendir.
Kişilik ve şahsiyetler arasındaki uyuşmazlık evliliğin düşmanıdır. Nerden açık bulsam da şu evliliği yıksam diye çırpınır durur. Orta yolu bulmak yerine sürekli sorun çıkartır. Ve her zaman kendi istediği olsun ister. KİŞİLİK, bir insanın kendini bilip tanımasıdır. Yani huyudur. Doğuştan getirdiği enerji kaynağıdır. İlahi fıtri özelliğidir. Bunu kimse değiştiremez. Değiştirmeye kalkmak, gizli şirke girer. Bunun belirgin olduğu yaş sınırı 0-6 yaş arasıdır. Bir de bu kişinin ne isteyip ne istemediğini belirtmeye başladığını gösteren şahsiyetimiz vardır. Şahsiyetin oluştuğu yaş sınırı, ortalama olarak 12 yaş ve üzeridir. Kısaca, kişilik kişinin kendini bilip tanıması, ŞAHSİYET de o kişinin ne isteyip istemediğini ortaya koymasıdır. KİŞİLİK, huyların ve mizacın yani fıtraten gelen değerlerin insanda görülen halidir. ŞAHSİYET ise, ahlâkın yani sosyal değerlerin istek ve arzuların olumlu veya olumsuzluğun insanda görülen halidir. Huy, yani kişilik değişmez ama, ahlâk, yani şahsiyet değişebilir. Can çıkar ama huy çıkmaz demenin anlamı budur. Yumuşak huylu bir insanın ahlâki değerlerinde değişmeler olabilir. Keza sert mizaçlı bir insanın da ahlâki değerlerinde değişmeler olabilir. Böyle biri alkol almazken alkole başlayabilir veya alkol alırken alkolü terk edebilir. Bu durum sert mizaçlı insanlar için de geçerlidir. AHLÂK, huyun değişik-değişik kıyafetler giymiş halidir. Hangi kıyafeti giyerse giysin kıyafetler değiştiği hâlde huy hiç değişmez.
Bu gün açıkken kapanan veya kapalıyken açılan insan misali. Genelde ahlâkımızı, huyumuza göre, yetiştiğimiz sosyal çevreye göre, edindiğimiz bilgilere göre, olumlu veya olumsuz yönde değiştirebiliriz. Esas olan bu değişime kalbimizin onay verip vermemesidir. Kalbimizin onay verdiği her güzel davranış güzel ahlâktan sayılırken, onaylamadığı şeyler ise çirkin ahlâktan sayılmıştır. İşte bu aşamada ya doğru bildiğimiz yanlışlardan kurtuluruz ya da yanlışlarımızı doğru diye tekrarlamaya devam ederiz. Sosyal denkliğe, ancak doğru bildiğimiz yanlışlardan kurtulduğumuz zaman ulaşabiliriz.
Gördünüz mü ne kadar da çok dikkat edilmesi, düşünülmesi gereken etkenler var. Sadece bunlarla da kalmaz birde buna kültürel değerlerimizi de ekleriz aslında.
Kültür, gelenek ve göreneklerin maddi veya manevi değerler içinde kullanılmasıdır.
Aynı ortamlarda yetişen insanların denkliklerinde uyum ve her bölgede ve yörede değişkenlik gösterir.
Örneğin ,
Doğu Anadolu’da terlik deyince, boyunda taşınan, sıcaklardan dolayı insan terlediği zaman terini sildiği kocaman bez parçaları akla gelirken, batı bölgelerinde, yazın ayağımıza giydiğimiz açık ayakkabı diye tanımlanabilir.
Buna benzer onlarca, yüzlerce örnekler verilebilir. Kıyafet bazında bu böyleyken, hitabet bazında da pek çok farklılıklar vardır.
Kültürel denklik yoksa kültürel huzur da olmaz. Bu yüzden bu etkene de çok dikkat edilmesi ve huzurun sağlanabilmesi için her iki tarafın da fedakarlık göstermesi gerekir.
Daha bunlar gibi sayılacak çok fazla etken var ama önemli olan biz bu seçimi yaparken yani kendimize eş seçerken bunların tümünü düşünüp sadece kişinin bizde uyandırdığı görsel ve maddi özelliklerini değil, manevi olarak da değerlerimizi göz önünde bulundurup seçtiğimiz kişi ile bir bütün olabilmek.
Unutmayın çok zengin olan bir kişi bir anda fakir olabilir. Çok zayıf diye beğendiğiniz adam 2 sene sonra 40 kilo almış ve şişmanlamış olabilir.
Yada aşık olduğunuz kadın çocuk doğurduğu için o çok beğendiğiniz muhteşem göğüslere ve kalçalara sahip olmayabilir.
Dilerim ileri de eşiniz olacak kişiyi seçerken küçük ama önemli ayrıntıları da göze alarak ve en önemlisi de Dini ve Ahlaki bütünlüğü olan Allah korkusu olan insanları seçersiniz.
...
Hayırlısı !
Fulya Demirören