Bu Yazı Geride Kalan AŞK'lara İthafendir...

Sitede yazma kararımızı site yetkilileriyle netleştirdikten sonra, “Ne yazmalıyım?” diye düşünürken aklıma, 2013’ün son günü, sosyal medya hesaplarımda yazdığım bir yazıyı başlangıç olarak kullanmak geldi.

Geride kalan aşklarımıza, aşk acısı yaşayanlara ve yeni güzelliklere ithafen yazdığım bu yazıyı, 2014’ün ilk günlerinde magazinizmir.com okuyucularıyla paylaşmak varmış kısmette…

Şimdi sizleri, ilk yazımla baş başa bırakıyor, güzel günlerde ve paylaşımlarda buluşmak dileğiyle diyorum…

2013'le birlikte pek çok şey geride kaldı. Hepimiz kim bilir neler yaşadık… Kim bilir ne büyük mutluluklar, kim bilir ne kırıklıklar geçti başımızdan iş, özel ve aile hayatımızda…

Ama ben, yeni bir yıla girdiğimiz şu günlerde geride kalan aşklarımızın da kendileri için yazılmış bir yazıyı hak ettiklerini düşünüyorum.
Bir paylaşım da, belki aylarımızı, belki de yıllarımızı paylaştığımız aşklarımıza gelsin istiyorum. Hem neden gelmesin ki ? Hayatın en güzel ve en acı duygularını bir arada yaşadığımız, dünyanın en gerçek olgularından birini niye yok sayalım ki ?

Çünkü ;
Biz çok sevdik, biz çok aşık olduk, biz seve seve feda ettik yıllarımızı, biz inandık, biz güvendik, biz kaybetmemek için çabaladık, biz gurursuzluk yaptığımızı düşünüp daha çok acı çektik bazen, ama engel olamadık kendimize…
Biz bir ömrü onunla geçirmeyi hayal ettik, biz koyduk yaşlılık çerçevemize onun fotoğrafını, biz nefesini kontrol ettik geceleri, biz seçtik her sabah giysilerini, biz yaptık en güzel yemekleri, biz hazırladık en güzel sofraları…

Biz hiç beklemediği bir anda sürpriz yapıp, iki çay bardağı rakıya, domates peyniri meze yapıp, şerefe dedik o büyük sevgimizle öperek... Biz aşkımızı çizdirdik beyaz bir kuşun kalbine... Biz başka memleketlerde bekledik gelişini, dakikaları sayarak... Biz emanet ettik en değerlilerimizi onlara...

Biz kıyamadık…Bizim içimiz parçalandı tırnağının ucuna bişey olsa… Biz ne yapacağımız şaşırdık, kötü zamanlarında kendini eksik yetersiz hissetmesin diye…
Biz kadın olduk, biz adam olduk, biz insan olduk sevdiğimize. Biz, "Arkandayım, korkma..!" diye cesaret verdik güveni kırıldığı zamanlarda... Biz elinden tutup, cesaret edemediği yollarda birlikte yürüdük...
Biz kafa tuttuk cümle aleme onun için... Biz her söylediği şey doğru saydık. Biz, kırmaz sandık, biz üzmez sandık. Biz başını bebek gibi okşadık bazen, yanağını çocuğumuzu sever gibi sevdik…
Biz onun için sevdiklerimizle karşı karşıya geldik bazen, biz Can'ımızın Can'ı yaptık onu, biz küstük, biz sustuk, biz çığlık attık, biz delirdik öfkeden, biz bağırıp çağırdık bazen canımızın acısından….
Biz içtik, biz ağladık, biz hatalar yaptık onun için...
Belki ektiklerimizi biçtik, belki öğrenmemiz gereken şeyler vardı bilinmez ama gerçek olan şu ki ;
BİZ, çok sevdik...

Karşımızdaki bunları hissetmemiş olsa da, yalanlar söylemiş olsa da, beklentilerimize uygun hareket etmemiş olsa da, büyük sözler verip, inandırıp, verdiği sözlerin hiçbirini tutmamış olsa da, geçirdiğimiz tüm yılların çok büyük bir illüzyon olduğunu anlasak da, iyi sandığımız, temiz kalpli sandığımız sevdiğimizin, nasıl da vicdansız bir insana dönüştüğünü şaşkınlıkla anlamaya çalışsak da, bizi başa çıkılması gereken acı bir değersizlik duygusuyla baş başa bırakarak, canımızı çok yakarak, hiçe sayarak gitmiş olsa da, bizim hissettiklerimiz gerçek değil miydi?

O bize ne yapmış olursa olsun, bizim zamanında hissettiklerimizi, o büyük sevgiyi değiştirir mi ? Bitti ve o gitti diye, o güzelim duygularımızı yok saymak neden?
Çünkü herkes kendi hislerinden sorumludur bu hayatta… Ne o bize “Neden bu kadar sevdin!” diyebilir, ne de biz ona, “Neden benim kadar sevmedin!” diyebiliriz … Biz sadece kendi duygularımızdan sorumluyuz…

Onun neden gittiğine, neden böyle davrandığına , yıllarca akıl da yorsak, tam bir açıklama zaten bulamayacağız. Öyle gerekti gitti… Belki bizim bir şeyi deneyimlememiz gerekiyor bu senaryo ile, belki de onun… Hayatın bizim için istediklerini, ya da ruhun ne öğretmek istediğini bilemiyoruz bazen…
Yaşıyoruz ve ömür yeterse anlıyoruz…. Bazen de anlayamıyor ve kabuldeki huzurla yolumuza devam ediyoruz….
Büyük bir aşkı geride bırakırken birçok aşamadan geçiyor insan…. İnkar, acı, öfke, kabul... Hepimiz benzer aşamalardan geçiyoruz. Ben de geçtim elbette her insan gibi….
Ve gelinen noktada diyorum ki ;
“Ne güzel sevdim ben… Ne çok sevdim… İyi ki öyle sevdim…!”

Bi daha olsa, bi daha öyle sever miyim? Sanırım severim… Evet …!

Şimdi ! Siz çok sevenler !

Yine sevin emi ! Sakın vazgeçmeyin, kanadınız kırıldı sanıp da...

Gözyaşları elbet diniyor çünkü, başlangıçta dayanılmaz olan kalp ağrınız zamanla hafifliyor ve sonra kuş olup uçuyor. Acı çekerken, acı çekiyorsunuzdur ayrıca ! Elbette kendinizi bırakmayın, sorumluluklarınıza sahip çıkın ama, hayatta birkaç önemli olay var insanın “Yas” tuttuğu… Ayrılıklar, boşanmalar da bunlardan bi tanesi… Hayatı bırakmadan acınızı da çekin, ağlayın da öfkelenin de…
Kendinize yakışmayan şeyler yapmış, söylememeniz gereken sözler söylemiş dahi olsanız yüklenmeyin kendinize... Ve en önemlisi, yanlış da düşünebilir yanlış da yapabilirsiniz, Çünkü siz insansınız....
Bir dahaki senaryoya daha bilge başlarsınız, öğrendiğiniz bir şeyler varsa....

Böylesine güzel sevebiliyorsanız gurur duyun ayrıca kendinizle... Yürekten sevmek, gerçek AŞK'la sevmek, sadece O olduğu için sevmek büyük bir şey... Sakın hafife almayın sevginizi... Sizde bu sevgi varken, layık olan elbet gelir bir gün... Zamanı değildir daha, hayırlı değildir, başka bir şeydir, öyle olması gerekmiştir, bilemeyiz ki....

Tanrının nimetleri sonsuz... Sakın ola umutsuzluğa kapılmayın ! Zaman zaman hepimiz umutsuzluk yaşıyoruz, yüzümüz gülmüyor, inancımızı yitirir gibi oluyoruz ama o zaman da nelerin üstesinden geldiğinizi düşünün geçmişte ve emin olun bu da geçecek....

Aşk acısı taze olanlara da, hafiflemiş olanlara da, küllenmiş olanlara da bir nebze iyi gelmesi umuduyla....

Didem BAYDAR

  • PAYLAŞ:
YORUM YAP