Çocuk Tiyatrolarındaki Tehlikenin Farkında mısınız ?

Bir gün, lise öğrencileriyle yaptığım görüşmelerden sonra hayrete düşmüştüm. Neredeyse hepsi çocukken zorla götürüldükleri tiyatro oyunlarından ve orada ne kadar sıkıldıklarından bahsediyorlardı. İzledikleri neredeyse her oyunu hatırlayan bu liseli gençler bana soruyordu; “bir sinemaya gidip mısırımızı kolamızı alıp harika filmler izlemek varken neden tiyatroya gidelim ki?”
Çocuk tiyatrolarının durumu, iyi örneklere ve uygulamalara rağmen, içler acısı durumda; ya da en azından ben, bir tiyatrocu olarak böyle olduğunu düşünüyorum.

Neden mi? Çünkü...

Öncelikle birçok –iyi niyetli- ebeveyn hayatında hiç tiyatro izlememiş. Veya bir kesim ebeveyn ise çocuklarının ne izlediğinden habersiz durumdalar. Hal böyle olunca da çocuklarının izlediği oyunun çocukları için uygun olup olmadığını maalesef analiz edemiyor. Çocuklarıyla oyun izlemeye gelen anne-babaları –ve çoğunlukla gelen anneleri- izliyorum bazen; kendi de çocuğu da izlediği şeyden mutlu değil. Hani bizim ülkemize özgü bir şeydir; şimdi kalkmış insanlar okulumuza, şehrimize tiyatro yapmaya gelmiş, yaptıkları iyi bir şeydir ama biz işte, ah bizler, anlamıyoruz… diyoruz… Böyle dedikçe de kötü oyunlara mahkum ediyoruz çocuklarımızı…
Ama çocuklar anlıyor sahnedeki şeyin tiyatro olmadığını… İşte o zaman anne-baba sansürü devreye giriyor. Çocuklardan birisi “Anne oyunu izlerken çok sıkıldım” dediği zaman sessiz olmasını, birisi duyarsa ayıp olacağını nasihat ediyoruz. Böyle başlıyor kısır döngü…
Nedenlerden bir diğeri de özellikle okullarda sahnelenen ve öğretmenlerin gözetiminde olan tiyatro oyunları. Birçok öğretmen, az önce bahsi geçen ebeveynlerden farklı değil. Çocukların izlediği oyunlardaki büyük hataları, göze sokulan sevimli mesajları ve baştan savmalığı ya fark edemiyor ya da görmezden geliyor. Hayatında bir tane tiyatro oyunu, çocuk oyunu okumamış bir öğretmenin de belli bir bilinçte olmasını beklemek anlamsızdır. Bu duruma, özellikle devlet okullarındaki, imkansızlıkları eklersek durum daha da vahim bir boyuta ulaşıyor. Çoğu okul sahnesinde seyirci koltuklarında oturan çocuk sahneyi göremiyor ya da duyamıyor. Çünkü o koltuklar çocuklar için değil yetişkinler için üretilmiş koltuklar… Boyları yetmeyen meraklı yüzlerce çift göz, ucundan yakalayabildikleri birkaç cümleye gülmek için çok samimi bir çaba sarf ediyor.
Elbette bu genellemeyi yıkan, duyarlı öğretmenlerin ya da anne-babaların varlığını yadsıyamayız; ancak büyük bir çoğunluk bahsettiğim tabloya uygun hareket etmekte…
Bir diğer vahim durum ise çoğu çocuk oyununun sadece güldürmeye, hareket komiğine dayanması. Şurada düşersek, biraz da salak gibi davranırsak çocuklar güler. Çocuklar gülerse iyi vakit geçirdiklerini düşünebiliriz ne de olsa… Öyle ya çocuk oyunlarının yegane amacı “güldürmek”...

Değil!

Çocuk oyunları, çocukların sadece güldükleri, dünyaya dair saçma sapan mesajları zihinlerine kazıdıkları bir gösteri değil! Olmamalı!

Neden mi?

Çünkü bir tiyatronun özündeki temel amaç insanlara “iyi bir hikâye” anlatmaktır. Eski zamanlarda eğer hastalanır da sizi tedavi etmesi için bir Şamana giderseniz, Şamanın size sorduğu ilk soru, “Ne zamandır masal dinlemiyorsun?” olurmuş. İyi bir hikaye sizi iyileştirir. Kötü bir hikaye ise çocuklarınızı hasta eder… Önce ruhlarını, sonra bedenlerini…
Süt içen ya da ıspanak yiyen kahramanların kötüleri alt ettiği bir oyun, samimi ya da gerçek değildir. Şişko oyun karakterlerinin avanak ya da sakar olduğu, işleri berbat ettiği bir oyundan çıkan tombul ve dünya tatlısı çocukların gözlerine baktınız mı hiç? Veya çocukları sadece düşüp kalkmalı oyunlara mahkum ederek ve bunlara gülmelerini sağlayarak nasıl bir gelecek yaratıyoruz? Sağa sola dönülerek ve birkaç figürle derlenip toplanan ve adına koreografi denilen müzikli sahnelerin iyi bir tiyatronun olmazsa olmazı zannediyoruz. Gösterişli dekorlarla çocuklarımızı kandırıyoruz… Ya da tam tersi ütüsüz, özensiz, baştan savma dekorlarla, kostümlerle çocuklardaki estetiği yerle bir ediyoruz, ve hep bir ağızdan diyoruz ki; çocuklarımız tiyatro izlesin.
Sormak istiyorum; sizce çocuklarımız tüm bu manzarayı fark etmiyor mu?
Bence hepsi ne kadar kötü oyunlar izlediklerini farkındalar…
İyi bir çocuk oyunu sadece çocukları güldürmekle yükümlü değildir. Kötüleri yenmek için ıspanak yemek ve süt içmekten daha değerli yeteneklere ihtiyacımız var. Düşene güldürmek yerine ona el uzatan kahramanlarla düzelecek bu dünya…
Hepsinden önemlisi iyi hikayeler anlattığımız çocuklarla kurtulacak bu dünya…
 


Haberin Galerisi İçin Tıklayın.

  • PAYLAŞ:
YORUM YAP